10 Mayıs 2001
Prof. Dr. Mustafa Özcan ÜLTANIR
Ekonomiden Sorumlu Devlet Bakanı Kemal Derviş, “Ekonomi ve siyaset birbirini kullanmamalı, birbirinden ayrılmalı” diyor. Burada ekonomiden kastedilen, mikro ekonomi yani pazar ekonomisidir. Yoksa, gayri safi milli hasıla (GSMH) oluşumunu belirleyen makro ekonomik yapı, tabii siyasetin etki alanı içerisinde. Mal ve hizmet üretimlerinin toplamını gösteren GSMH ile enerji tüketimi arasında, ekonometrik kalıplara sığan birebir ilişki var. Bu nedenle, geleceğe yönelik enerji projeksiyonları, enerji politikaları ile siyasete yine konu olacak.
Ancak, enerji makro ekonomiyi etkileyen bir kaynak olduğu gibi, büyük bir piyasanın da emtiası (malı) durumunda. Enerji piyasası mikro ekonomi kapsamında ele alınabilir. Günümüzde elektrik, doğal gaz ve petrol piyasalarının, yani enerji piyasasının yeniden düzenlenmesinin amacı; özel yatırımcılara tanınan sınırlar içerisinde serbestçe yatırımların yapılabilmesi, fiyatların arz ve talebe göre belirlenmesi, piyasanın şeffaf ve rekabetçi bir ortamda işlerliğini sürdürebilmesidir. Dolayısıyla, bu piyasa mikro ekonomik kuralların kapsama alanı içerisinde ve siyasetin dışında kalmalıdır. İki gün önce Bakan Derviş bir başka konuşmasında, enerjinin siyasetten ayrılması gerektiğini de vurguladı. Ayni gün, Enerji Bakanlığı’na ANAP Grup Başkanvekili Zeki Çakan Atandı.
Koltuğuna dün oturan Bakan Çakan, bakalım enerjiyi siyasetten ne ölçüde ayırabilecek? Kendisini yakından tanıyan bazı ANAP’lılar, eski Enerji Bakanı Ersümer’in bıraktığı yerden devam edeceğini söylüyorlar. Nitekim, atandığı gün Başbakanlığa Ersümer ile birlikte gitmesi bunu doğruluyor. Geçmişte Zonguldak Belediyesi’nde elektrik işlerine bakan bir mühendis olan Çakan, Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü ve Zonguldak Belediye Başkanlığı da yapmış. Ancak, Çakan’ı ve enerji sektörünü çok iyi tanıyan bir ANAP milletvekili, Çakan’ın bugün için enerji sorunlarını ve konuları bilmediğini, sektörü tanımadığını bize söyledi.
Şimdi enerji sektörü, hem yeni Bakan Çakan’ın icraatını ve hem de Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu’na yapılacak atamaları bekliyor. Bakan Çakan, pek tabii siyasi bir kişi olarak, Bakanlığının enerji ile ilgili makro ekonomik hedeflerini belirleyip, makro politika kapsamında alt enerji politikaları oluşturacak. Burası tamam, ama Kurul siyasete bulaştırılmamalı.
Gel gör ki, yedi kişilik Kurul’un üyeleri ikişer ikişer ortakları arasında bölünmüş durumda. Kalan bir üye ve Kurul Başkanı ortaklaşa atanacak. Koalisyonun küçük ortağı ANAP onu da kimseye bırakmak istemiyor. İki de başkan adayı var. Biri ANAP’ın seçim kazanamamış adayı ve Başbakanlık Eski Müsteşarı, diğeri Enerji Bakanlığı Müsteşarı. Ancak, her iki adaya da enerji sektörü sıcak bakmıyor. Mesut Yılmaz’ın Taşar ile teklif gönderdiği eski Başbakanlık Müsteşarı işi kotarmış olacak ki, Kurul’un altındaki Kurum’un daire başkanlıkları için adamlarını seçmeye başladı bile. Kendisi konu uzmanı olmadığı için uzman arıyor.
Bu Kurul’un siyasallaştırılmaması dileğimizi, Başbakan Yardımcısı Hüsamettin Özkan’a aktardığımızda, “Batı’da olsa haklısınız, ama bizde siyasetçiler sizin avukatlığınızı” yapar demişti. Biz kendisini işadamları derneklerinin temsilcileri olarak ziyaret etmiştik. Sayın Özkan örnek de vererek, “Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu’nu teknik adamlardan oluşturduk, neredeyse tüm bankalar kapanacaktı” diye ekledi. İşte bu gerekçeye sığınılarak, şirketlerle yakın ilişkide olacak, piyasayı yönlendirecek Kurul siyasallaştırılıyor. Ekonominin cankurtaranı Derviş, siyaset ile ekonominin, bu arada enerjinin birbirinden ayrılmasını isteyedursun. Kurul siyasallaştırılacaksa, Enerji Bakanı ve Kurul Başkanı’nın farklı partilerin adamı olmasında yarar var. Koalisyonun bir faydası ortakların birbirini denetlemesi değil mi? Başbakan Ecevit bunu düşünebilmeli.
Beyaz Enerji olayının kopardığı toz duman, dört aydır Enerji Bakanlığı’nı felç etti. Yeni Bakan Çakan da konuya ısınıncaya kadar bir zaman geçecek. Peki, 30 Haziran 2001 tarihine bağlanmış işletme hakkı devirleri, 31 Aralık 2002 tarihine bağlanmış yap-işlet-devret santral projeleri ne olacak? Yatırımcının dışındaki nedenlerle ve Enerji Bakanlığı’nın neredeyse kepenk kapatmasıyla, tamamen kamunun kusuru sonucu oluşan bu durumu kim nasıl düzeltecek? Bunlar, Elektrik Piyasası Kanunu görüşülürken, TBMM’de dile getirilmişti. Kulak arkası edildi. Şimdi, başta Sayın Özkan olmak üzere bazı siyasiler, “Bu kanunda hatalar yapmışız, düzeltmek için bize yardımcı olun” diyorlar. Onlara bir önerimiz var. “Lütfen bir maddelik bir kanun ile bu ay içinde, bu süreleri en az altı ay uzatın”. Hakkaniyet bunu gerektiriyor. Madem ki, yatırımcının avukatısınız...