12 Nisan 2001
Prof. Dr. Mustafa Özcan ÜLTANIR
Elektrik Piyasası Düzenleme Kurulu, 4628 sayılı yasanın 5’inci maddesi ile kuruldu. Yasa 3 Mart 2001’de yayınlanarak yürürlüğe girdi. 3 Haziran 2001 tarihine kadar, biri başkan, biri ikinci başkan olmak üzere yedi üyenin Bakanlar Kurulu tarafından seçilip atanması gerekiyor. Enerji Bakanlığı dahil hiçbir kurum ve kuruluş aday gösteremiyor. Seçimde Bakanlar Kurulu serbest.
Doğal Gaz Piyasası Düzenleme Kurulu, bu hafta TBMM’de ele alınan Doğal Gaz Piyasası Kanunu’na göre kurulacak. Bu kurul biri başkan, biri ikinci başkan olmak üzere beş üyeden oluşacak. Başkan ve iki üyesi Enerji Bakanlığı’nın altı adayı arasından, kalan iki üyesi Hazine’nin bağlı olduğu Devlet Bakanlığı ile Sanayi ve Ticaret Bakanlığı’nın ikişer adayı arasından Bakanlar Kurulu’nca atanacak. Hiç kuşkunuz olmasın bu kontenjanlar TBMM’de kaldırılacak.
4628 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu tasarı halinde iken, Enerji Bakanlığı’na, Danıştay’a, Rekabet Kurumu’na ve Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği’ne tanınan kontenjanlar vardı. Plan ve Bütçe Komisyonu’nda kaldırıldı. Doğal gaz piyasası için de büyük olasılıkla ayni olacak. Belki beş sayısı da yediye yükseltilecek.
Petrol Kanunu Değişiklik tasarısı da var. Ancak, o daha hazırlık aşamasında. Onun için de ayrı bir Kurul oluşturulması gündemde. Böylece, enerji sektöründe üç yeni kurul ve her kurulun altında birer ayrı kurum. Hem de yüzlerce kişinin çalışacağı üç yeni devlet kuruluşu. Anlaşılan devleti böyle, dürbünle tersinden bakarcasına küçülteceğiz. Şimdi, bırakalım devletin küçülmesini, şu kurullara bakalım. Bunlar yeni siyasi arpalıklar olabilir mi?
Doğal Gaz ve Petrol Düzenleme Kurulları için biraz daha zaman var. Elektrik Piyasası Düzenleme Kurulu için ise sayaç çalışmaya başladı, 40 günü harcandı bile. Enerji Bakanı Ersümer benimle birlikte 10 kişinin önünde açıkladı. “Kurulda her partinin iki kontenjanı olacak. Partim isterse bir idareci bir teknik iki aday gösteririm, ama Bakanlık olarak öneride bulunmayacağız”. Geçen hafta bu köşede bunu yazdım. Bir kontenjan da Başbakan Ecevit’e veya ithal bakanımız Derviş’e kalıyor. Bu kontenjanlar nasıl kullanılacak?
Bakan Ersümer, Kurul’a atanacak kişilerin enerji sektöründe yetişenlerden çok, siyasilerden olacağını söylemekten çekinmedi. Kulislerde ANAP’ın Kurul Başkanlığı’nı istediği fısıldanıyor. Adayların adı belli. Yıpratmamak için adlarını yazmayalım. Biri Başbakanlık Müsteşarlığını, emniyet teşkilatını iyi biliyor, ama enerjiyi bilmediği gerçek. Bir de merkezi plancılarla kol kola olan bir müsteşar var.
Yasa Kurul’a atanacak kişilerde aranılacak vasıfları şöyle sıralamış. “Hukuk, Siyasal bilgiler, İdari bilimler, Kamu yönetimi, İktisat, Mühendislik, İşletme ya da Maliye dallarında eğitim veren en az dört yıllık yüksek öğrenim kurumlarından mezun olmuş, kamu kurum ve kuruluşlarında ya da özel sektörde en az on yıl deneyim sahibi ve mesleğinde temayüz etmiş kişiler”. “Başbakan seçerken bile bu vasıflar aranmıyor” diyen okuyucularım çıkabilir.
Konunun içinde olmayanlar için ilk bakışta vasıflar yeterli görülebilir. Ancak, buraya mutlaka eklenmesi gereken vasıflar da var. Meslekte temayüz var ya, onun enerji ve bilhassa elektrik alanındaki çalışmalarla olması çok önemli. Yanlış anlaşılmasın, “sadece mühendisler yer alsın” demiyoruz. Ulusal ve uluslararası hukuku bilen hukukçu, enerji piyasasını tanıyan ekonomist, finans dünyasını ve enerji projelerinin finansmanını bilen finansçı da bir o kadar önemli. Kaldı ki, meslek çeşitlendirmesi yapmak şart. Sadece mühendislerle Kurul çalışamaz.
Kurul, meslek deneyimleri fiili olarak enerji alanında gerçekleşmiş kişilerle oluşturulmalıdır. Ancak, bu alanda çalışmış, özel sektörün önünü tıkayan merkezi plan yanlılarına yer verilmemelidir. Elektrik piyasasında özel sektörün varlığının ve etkinliğinin yararına inanmış, ehil kişilerle oluşturulacak bir Kurul’a ihtiyaç vardır. Kurul üyeleri siyasi kimlik taşımamalı, belli partilerin adamları olmamalı ve partilere tanınacak kontenjanlarla örtülü siyasi atama da yapılmamalıdır.
Kurul’un altında yer alacak Düzenleme Kurumu da var. Kalabalık bir Kurum düşünülüyor ki, TPAO Gökdeleni’ne göz dikilmiş. Bu Kurum’un bürokrasisi çok önemli. Unutulmamalı, elektrik kesiminin özel sektöre açılışı 2001 yılındaki 4628 sayılı yasa ile başlamadı. 1984 yılında 3096 sayılı yasa başı çekti. 17 yılda özel sektör neden bir arpa boyunu aşamadı? Bunun başta gelen nedeni, bazılarınca ileri sürüldüğü gibi plansız uygulama, aşırı proje stoku oluşturulması değil, özel sektöre açılan sistemin önünü tıkayan bürokrasidir. Kurum bürokrasisi de, siyasallaştırılmamalı ve liberalizme inanmış bürokratlarla oluşturulmalıdır. Güven bunalımında, bu hükümet bunu başarabilecek mi?