13 Aralık 2001
Prof. Dr. Mustafa Özcan ÜLTANIR
Başkan Bush’un Yardımcısı petrolcü Dick Cheney, “Hazar havzası kadar hızla stratejik önem kazanan bir başka bölge olamayacağı” kanaatinde. Petrol zengini Orta Doğu’ya bir alternatif olması önemini artırıyor. Milyarlarca varil petrol ve trilyonlarca metre küp doğal gaz, kıtada karaya kilitli (landlock) ülkelerin elinde bulunuyor. Bu ülkeler ise Türki Cumhuriyetler. Enerji Terminali Türkiye Projesi bu anlayışla doğdu. Proje ülkelerin kara kilidini açmayı, petrol ve gazı Türkiye üzerinden denize ve batı pazarlarına ulaştırmayı, ekonomilerini güçlendirerek özgürlüklerini güvenceye almayı, Türkiye’nin stratejik önemini ve ekonomik ilişkileri geliştirmeyi amaçlıyor. Yapılmasına çalışılan Bakü-Tiflis-Ceyhan (BTC) Petrol Boru Hattı, projenin temel ve köşe taşı, ama tek başına yeterli değil, üzerine ve yanına başka taşların konulması gerekiyor.
ABD’ye Taliban tarafından yapılan 11 Eylül saldırısının ardından, 7 Ekim’de başlayan Sürekli Özgürlük Harekâtı ile iki ay içinde Afganistan’ın Taliban’dan temizlenmesi, petrol ve doğal gaz zengini karaya kilitli ülkelere, Güney Asya ve Hint Okyanusu seçeneği getiren bir kapı daha açıyor. Geçmişte diğer şirketlerle birlikte Arjantin Bridas ve Amerikan Unocal şirketlerinin, Türkmenistan gazını Afganistan’dan Asya Pasifik’e indirmeyi projeledikleri biliniyor. Unocal şirketinin CentGas projesi hayli geliştirilmiş bir proje olmakla beraber, sırf Taliban yüzünden tıkanmıştı. Unocal Şirketi’nin ayni güzergâhtan geçecek bir petrol boru hattı projesi de vardı. Bunlar bilindiği için Afganistan harekâtının Enerji Terminali Türkiye Projesi’ni sekteye uğratacağı, hatta ilerleme kaydedilen BTC hattını bile engelleyeceğine ilişkin endişe ve iddialar ortaya atıldı.
Afganistan Savaşı başladıktan sonra Viyana’da yapılan ve ABD’nin Hazar’dan Sorumlu Büyükelçisi Steve Man’in katıldığı sponsorlar toplantısında, ABD’nin BTC hattını destekleyeceği bir kez daha ortaya konuldu. Afganistan olayı ile ABD ve Rusya arasında müttefik ilişkisi doğması, sonucu değiştirecek boyutta olmadı. Geçen ay yapılan Bush ve Putin zirvesi, enerjide ABD ile Rusya arasında yeni bir dönemi başlatmadı. ABD ve Rusya’nın enerji projelerindeki işbirliğinin sorunlu yürüdüğü biliniyor. OPEC karteline karşı sessiz bir dayanışma içinde olsalar da, Kafkaslar ve Orta Asya’da rekabet sürüyor. Bölgede Rusya’nın bazı avantajları yok değil, ama yanına Türkiye’yi alan ABD’nin avantajları daha fazla.
BTC projesi artık dönülemeyecek noktayı aşmış durumda. Rus Lukoil şirketinin projeye yanaşmak istemesinin nedeni de vazgeçilemeyeceğini görmüş olması. Proje plânlanan zaman dilimi ve bütçe imkânları içerisinde gayet güzel, hatta hızlı ilerliyor. Türkiye’ye yük olmadığı gibi, BOTAŞ’ın bu hattın inşaatından kâr etmesi bile tartışılır oldu. Hattın Türkiye bölümünün inşası ile ilgili olarak, yıl sonuna kadar ihalelerin tamamlanması, firmaların belli olması bekleniyor. Tabiî bir milyar dolarlık ihale söz konusu olur da, dedikodu olmaz mı? Dedikodusu yapılan şaibeli firmalar yeterlilik listesinde olmasa da, projeye zarar verebileceğini düşünmeden kazanı kaynatma heveslileri var. Dışta ve içte çekemeyenlere ve engellemek isteyenlere rağmen BTC tamamlanacak.
Artık kesinleşen BTC hattını, neredeyse geride bırakmaya başladığımız şu sırada, gelecek Hazar ve Orta Asya projelerinin kimin lehine, kimin aleyhine gelişebileceği tartışılmalı. BTC hattının kapasitesi yılda 50 milyon ton ham petrol iken, sadece Hazar’daki üretimin 2010 yılında 150-200 milyon ton düzeylerinde gerçekleşmesi bekleniyor. Doğal gaz ile diğer yerlerden çıkarılacak petrol ve gaz da bundan ayrı. Yöreden petrol ve doğal gazı boşaltacak yeni projelere ihtiyaç var. Afganistan kapısı açılacağına göre, bundan böyle projelerde politik tercihlerden çok ekonomik tercihler ön plâna geçecek demektir. Enerji Terminali Türkiye Projesi’ni geliştirmek istiyorsak, gerçekleşeceği kesin BTC hattı üzerinde dedikodular üretmek yerine, yeni güzergâhlarla yeni boru hatları projeleri tasarlama tartışmalarını başlatmak yerinde olur.
Türkiye Afganistan’da alması gereken konumu alamadı, mevzi kazanmakta geç kaldı. Titrek politika ile girişme, davet bekleme, Afganistan’a resmen askeri güç göndermekte çok geç kalma hataları yapıldı. Şimdi, uluslararası barış gücü komutanlığının Türkiye’ye verilmesi pek de mümkün değil. General Dostum’a Dışişleri Bakanlığı’nın verilmeyişi bunun göstergesi. Yarın Afganistan’ın yeniden imarında ve Afganistan’dan geçecek petrol ve doğal gaz boru hatlarında pay almamız da zor. Hem de Afganistan’dan geçecek petrol ve doğal gaz boru hatları bize rakip olacakken. Türkiye, kendi coğrafi yöresinde kendi üzerinden geçecek yeni ve ekonomik boru hattı projeleri geliştirebilmeli. Bunun için artık İran ve Ermenistan yolları ciddi biçimde düşünülmeli. Türkiye ve özellikle Ermenistan bu anlayışla dostluk yolunda adımlar atabilmeli.