15 Mart 2001

 

 

Rüzgâr İçin Çıra mı Yakacağız?

 

Prof. Dr. Mustafa Özcan ÜLTANIR

 

Uygarlığın ateşle başladığı söylenir. İlk ateş çıralı ağaçlarla yakılmış olabilir. Çıra tarih öncesinin enerji simgesi gibi de, konumuz o değil. Sevgili kayınpederim anlatmıştı, çocukken uçurtma yapacaklarında çıra yakarlarmış, is çıksın ki rüzgâr essin diye. Yağmur duası gibi bir şey. Çıra yakmadan da üzerimizden geçen rüzgâr potansiyelimiz var, ama kullanmayalım diye ayak diretiyoruz.

 

1995 yılında 4843 megavat (MW) olan dünya rüzgâr kurulu gücü, 2000 yılında 16461 MW’a ulaştı. Yani üç katın üzerinde arttı. 2003 yılında 35 bin MW’a ulaşacak. 2010 yılında 200 bin MW ve 2020 yılında birbuçuk milyon MW düzeylerine çıkabilecek. 2020 yılında üç trilyon kilovat-saat (kWh) rüzgâr elektriği üretilerek, dünya elektrik tüketiminin yüzde 10’u karşılanabilecek. Şimdi her yıl Almanya bin MW’dan, İspanya 500 MW’dan az olmayan rüzgâr gücü ekliyor. Peki, Türkiye’de gelişme nasıl? Üç rüzgâr santralı ile 19 MW kurulu gücümüz var. Birincisi 7.2 MW’lık, ikincisi 10.2 MW’lık iki Yap-İşlet-Devret (YİD) rüzgâr santralı. Bir de mini-otoprodüktör. 27 bin MW’lık elektrik gücümüze göre bir şey yok.

 

İlk santral, 3096 sayılı yasada yeri olmasa da, rehin edilerek leasingle yapıldı. İkincisi sözleşmeleri tamamlanmadan inşa edildi. DPT kayıtlarında, hatta 27 Mayıs 2000 tarihli 29 projeye ilişkin Başbakanlık protokolünde, 2001 yılında bitecek görünüyor, ama Haziran 2000’de işletmeye alınarak avantaj sağlandı. Bu mevzuat ve işlem zorlamaları, Bakanlık rüzgârın önünü açıyor diye alkışlandı. Şimdi ise tam tersi, Bakanlık rüzgârın önünü kapatıyor. Geçmişte gösterilen kolaylık birilerine ayrıcalık biçiminde kaldı.

 

4628 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu, enerji-çevre sorunları gözardı edilerek, çevresel ve yerel enerji kaynakları ötelenerek çıkarıldı. Türkiye’de rüzgâr başta olmak üzere; nehir tipi hidrolik, jeotermal, güneş ve biomas türü santrallara somut teşvik getirilmekten, gelişmelerini güvenceye alacak piyasa payı tanınmaktan özenle kaçınıldı. “Türkiye genelinde dağıtılacak enerjinin yüzde 10’unun yeni ve yenilenebilir kaynaklardan sağlanması için gerekli önlemlerin alınması” hükmü Bakanlık müsteşarlığının cansiperane mücadelesi ile engellendi. Hem de Bakan Ersümer’in böyle bir hükme karşı olmadığını söylemesine ve desteğine karşın.

 

7 Şubat 2001 tarihli Resmî Gazete’deki ilanla, 9 Eylül 1999 tarihinde açılmış olan ve 8 bölgede 16 adet YİD rüzgâr santralı ile kurulması beklenen 390 MW’lık proje ihalesi, sorumsuzca iptal edildi. Başvuruları 2 Kasım 1999 tarihinde yapılan bu santralların, Bakanlık izni ile 592 yerde yıllık rüzgâr ölçümleri de yapılmıştı. Bunun için 15 milyon dolara yakın harcama yapıldı. 24 Mayıs 2001 günü fizibilite raporları teslim edilecek projeler bir kalemde çöpe atıldı.

 

İhalesiz ilk rüzgâr santrallarında, kWh başına başlangıçtaki 7-8 yıl için 8-9 cent/kWh düzeylerinde alım fiyatları verilmişti. Bu fiyatların yüksekliği bugün de tartışılıyor ve rüzgârın pahalı olduğunun kanıtı gibi kullanılıyor, ama başlangıçta olabilirdi. Sonradan Bakanlık ihale yöntemine dönünce, 7 Nisan 2000 tarihindeki toplam 240 MW’lık 9 YİD rüzgâr santralı ihalesinde, ortalama fiyatlar 5 cent/kWh düzeylerine çekilmişti. Ancak, bu ihale bir türlü sonuçlandırılmadı. Bunun nedeni olarak, DPT’nin onay vermeyişi gösterilse de, kazanamayacağını anlayanların engellediği de söyleniyor. Bakan Ersümer yatırımcıların önünde, DPT görüşü gelmeden ihaleyi sonuçlandırma sözünü vermiş olsa da, şimdi iptali bekleniyor. DPT ise, ihale sonuçlandırılmadığı için görüş vermediğini belirtiyor. Böylece ucuz rüzgâr enerjisine hayır denilmiş olmayacak mı?

 

YİD projelerinin önü tıkanınca, otoprodüktör projeler ortaya çıkmaya başladı. Otoprodüktör projeler, tam rekabet ortamında yarışı kabul eden projelerdir. Bunların Hazine garantisi, TEAŞ-TEDAŞ alım garantisi yoktur. TEAŞ ve TEDAŞ’a satabilecekleri enerji olsa da sınırlıdır. Elektrik üreticisi ile sanayi tüketicisinin anlaşmasına dayalı projelerdir.  Bu projelere yabancı yatırımcıların da sıcak baktıkları ve ortak oldukları görülüyor. Böylece hazırlanmış, Bakanlık ve kuruluşlarından olumlu görüş alınmış, ama Bakanlık makamında aylarca bekletilen projeler için ne demeli?

 

Elektrik Piyasası Kanunu’nun Geçici 8. Maddesi ile 2002 yılı sonuna kadar tamamlanması gereken, 27 Mayıs 2000 tarihinde Başbakanlık’ta protokole bağlanan 29 YİD projesi var. 17 tanesi ihalesiz kabul edilmiş rüzgâr santralı. Birisi her nasılsa tanınan bir ayrıcalıkla bitmiş bulunuyor ve çarkları dönüyor.  Kalan 16 proje için Bakanlık ile uygulama sözleşmesi yapılmış olsa da, Hazine ve TEAŞ işlemleri tamamlanmış değil ve sürüncemede. İdarenin kusurundan kaynaklanan bu durum nedeniyle, projelerin taahhüt edilen zamanda bitirilmesi kuşkulu. Yaklaşık 1,5 milyar kWh elektrik üretecek 485 MW’lık bu paket tamamlanmalı.

 

Rüzgâr enerjisinin önünü açmak için ne yapmalı? Çocukluğunda kayınpederim ve arkadaşlarının yaptıkları gibi, yatırımcılar da çıra mı yakmalı? Yoksa, bazılarının çırası mı yakılmalı? Eğer, yakacak başka bir şey yoksa.

 

Kasim 29 2016 Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Haklı İstemi

Kategoriler

DUYURULAR