MİLLETİN GÜCÜ KİMSENİN ELİNDE DEĞİLDİR!...

 
 

Prof. Dr. Mustafa Özcan ÜLTANIR

 
 

23 Ocak 2017

 

Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan Meclis’te çatışmalara neden olan “Cumhurbaşkanlığı Sistemi Anayasa Değişikliği” için “Ne yaparsanız yapın, ne ederseniz edin, bu tasarı Meclis’ten çıkıp milletin önüne gidecektir” demişti, nitekim geçti. Peki millet bu değişikliği kabul edecek mi?

 

Sayın Cumhurbaşkanı “Millet ne karar veriyorsa bu karara hep birlikte eyvallah diyelim” diye de eklemişti. Pek tabii ki egemenlik milletin elindedir, yalnız milletin gücü kimsenin elinde ya da kontrolünde değildir. Milletin gücüne ilişkin bir örnek olarak, 9. Cumhurbaşkanı Demirel’in bir röportajımda anlattığını aktarmak istiyorum.

 

Rahmetli Demirel ile Türkiye barajlarının nasıl yapıldığını konuşuyorduk. 1950’li yılların başında, şimdi küçük sayılan Seyhan Barajı ve Hidroelektrik Santralı dönemin en büyük projesi idi. O günlerde halkın geleceğe olan umudunun simgesi durumuna gelmiş bu projeye 25 milyon dolar (evet yanlış okumuyorsunuz milyar değil milyon) kredinin Dünya Bankası’ndan alınabilmesi büyük siyasi başarı sayılıyordu.

 

Dönemin simgesi olan Seyhan projesiyle 974 günde tamamlanan tesis 8 Nisan 1956 günü açılır. Demirel o gün Celal Bayar’ın deyimiyle “Bizim Su Müdürü”, resmi göreviyle DSİ Genel Müdürü’dür. Barajın açılışını Demirel şöyle anlatmaya başlamıştı.

 

“Rahmetli Menderes, Bayar her ikisi de geldiler. Ayrıca, Koraltan da geldi. Yani, Cumhurbaşkanı, Başbakan, Meclis Başkanı orada idi. Bakanlar Kurulu büyük çoğunlukla katıldı. O günü dün gibi hatırlıyorum şimdi. O gün rahmetli Menderes, sabahleyin şehrin içinde bir nutuk verdi, çok güzel bir nutuktur.

 

Öğleden sonra saat üç buçuk gibi baraja gittik. Çok güzel bir Nisan günü, pırıl pırıl her taraf. Mübalağasız yarım milyon insan var. Baraj açılışlarında o kadar büyük kalabalık hiç olmadı Türkiye’de. Tüm Çukurova toplanmış ve Çukurova mübalağasız barajın dağ gibi yamacını insanla doldurmuş. Çok keyifli bir olay. Adnan Bey bana ‘Nutku sen söyleyeceksin’ dedi”.

 

Demirel hayatında en çok duygulandığı nutkunu orada söyler. Röportajımızın devamında Demirel milletin şaşırtan gücünü şöyle anlatmıştı:

 

 “1956’da Seyhan’da yarım milyon insan var dedim ya, 1957’de seçim yapıldı, Demokrat Parti orada seçimi kaybetti, iyi mi? Çok şaşmışımdır”.

 

27 Ekim 1957 seçimine ilişkin olarak dönemin Sanayi Vekili Samet Ağaoğlu, “Arkadaşım Menderes” kitabında DP için kâbus olan o seçim gecesini şöyle anlatıyor:

 

“1957 seçimlerinin sonuçları başta Menderes, hepimiz için düşündürücü oldu. Demokrat Parti önemli sayıda oy kaybetmiş, muhalif milletvekili sayısı yükselmişti. Bu sonuçları aldığımız gece, siyasî hayatımın heyecanlı saatleriyle doludur... Seçim sonuçlarını ve olayları belirten haberleri o gece sabaha kadar kâh Başbakanlık’ta Menderes’in, kâh İçişleri’nde rahmetli Gedik’in odasında ve Halk Partililerin Ankara caddelerinde tertipledikleri kızgın yürüyüşlerin gürültüleri arasında alıyorduk. Menderes’i yedi yılda o geceki kadar üzgün bir sinirlilik içinde görmemiştim... Gün doğarken evlerimize dağıldık. Evet, seçimi kazanmıştık. Ama bu bir 1950, bir 1954 zaferi değildi artık”.

 

Menderes en güçlü olduğunu sandığı anda darbe alıyordu. Taraftarlarının kendisine aşırı bir sevgisi vardı. Yine Demirel anlatmıştı. “Adamın biri Menderes için kurban etmek üzere oğlunu miting meydanına getirmişti diye”. Bir yanda sevenler, bir yanda sevmeyenler. O günlerin deyimiyle bir yanda Vatan Cephesi’ne kaydedilen milyonlar, diğer yanda karşı olanlarla ikiye bölünmüş halk. İkiye bölünmüş halkla ne sonuç çıkacağının hiç belli olmayacağının kanıtıdır 1957 seçimleri.

 

1957’de millet Demokrat Parti iktidarını sarsmış ve yöneticilerini şaşırtmıştı. 1961’de seçim olabilseydi Demokrat Parti İktidarı çok büyük bir olasılıkla milletin oylarıyla yıkılacaktı. Ayrı bir öyküsü olan 27 Mayıs, o dönemin bir Amerikan kumpasıyla milli iradenin önüne geçerek demokratik süreci bozmuştu. Fakat “Odunu koysam milletvekili yaparım” diyebilen Menderes, milletin gücünü elinde sanırken, 1957’de hiç de öyle olmadığını şaşırarak görüp sinirlenmiş ve kâbus yaşamıştı.

 

Demokrat Parti’yi birkaç yıl içinde o denli zayıflatan neden en başta ekonomik darboğazdı. O dönemin liderleri Bayar ve Menderes siyaseten zirvede olsalar da, milletin gücü kimsenin elinde olamayacağı gibi onların da elinde değildi.

 

Bugün anayasa değişikliğiyle yapılmak istenen değişikliğin, dış kaynağa ve sıcak paraya bağlı ekonomiyi daha başta döviz sorunuyla çıkmaza iteceği açıkça görülüyor. Kaldı ki 15 Temmuz Milli İradesine toslayan Atlantik ötesi darbecilerinin, ekonomiyi felç ederek AKP İktidarı ve Sayın Cumhurbaşkanını dize getirip çökertmek kumpasıyla eski yeni bazı siyasileri kullanarak “Başkanlık Sistemi Oltası” attıkları da söyleniyor.

 

İstikrar arayışı savlamasıyla istikrarsızlık getireceği açık olan bu sürecin atılan oltayla mı, yoksa iktidar hırsıyla mı başladığı artık bir yana, halkın oylarıyla sonuçlanacağı kesin. İlk kamuoyu yoklamaları “evet” ve “hayır” oylarının şu an yarı yarıya olduğunu gösteriyor. Tabii ki iki aylık süreçte tercihler değişebilir. Renkli mitingler olacak da, bakalım ekonominin tepetaklak olmasına ramak kalmışken halk tercihini ekonomik güdüyle mi, çoğulcu ve çağdaş demokrasi bilinciyle mi, hukuk devleti inancıyla mı, yoksa kapıldım bahtımın rüzgârına diyerek mi yapacak, neye göre oy kullanacak?

 

Neredeyse 7 yıl öncesinde 2010 Ağustos’unda yazdığım ve bu sitede görebileceğiniz “AKP’nin Tek Adamlı Türkiye’sine Hayır” başlıklı makalemde1  karşı çıktığım başkanlık sistemine milletin hayır demesi hayır doğuracağından, bu macera sandıkta hayırlı bitebilmeli. Milletimiz kendi ufkunu kendisi açabilmeli. Bu çok önemli, ama bunun kadar önemli olan bir diğer konu; milletimizin bir fay hattıyla ikiye bölünmemesi, birliğini koruması. Türkiye’yi parçalamayı hedef edinip, ellerini ovuşturarak milli birliğimizin bu süreçle bozulmasını bekleyenlerin beklentilerini de boşa çıkarmamız gerekiyor.

 

 

(1)   Bu site “Basından Dergi Makaleleri EkoENERJİ Ağustos 2010 (Gündem) /

 (http://www.ultanirplatformu.com/basindan-dergi.html)

Kasim 29 2016 Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Haklı İstemi

Kategoriler

DUYURULAR