3 Mayıs 2001
Prof. Dr. Mustafa Özcan ÜLTANIR
Bu haftaki yazımda, enerji konusu ile bağlantılı biçimde Kemal Derviş ve Hüsamettin Özkan çelişkisinden, siyaset çarkından söz etmek istiyordum. Ancak, insan öğüten siyaset çarkının yeni ürünü Ersümer öne geçiverdi.
Rahmetli Nezih Demirkent’in cenaze töreninde, Enerji Bakanlığı’ndan cep telefonumla aranmış, ertesi gün Bakan’ın beni görmek istediği söylenmişti. 14 Şubat 2001 günü Ersümer ile makamında bir saat kadar konuşmuştuk. Açıklamalarını o gün için yazmamı istememişti. Teybimi de açtırmamıştı.
Ersümer; mücadelesinin ülke çıkarları için özel sektör ve yabancı sermayeyi enerji alanına çekmek olduğunu, özelleştirme karşıtlarının üzerine geldiğini, ANAP’ın da bunu yeterince anlayamadığını, Mesut Yılmaz’ın bile Ecevit kadar kendisine sahip çıkmadığını, Yılmaz’ın liderliği götürmesinin zorlaştığını, ANAP’ın yüzde 10 barajını zor aşabileceğini, Beyaz Enerji Soruşturması’nın saptırıldığını, bilirkişilerin tarafsızlığına inanmadığını, hesabını veremeyeceği iş yapmadığını, yaptıklarının hepsinin yasal olduğunu” anlatmıştı. “Tek sermayem dürüstlüğüme dil uzatıldı” dedi. Savcının iddianamesini açıklanıncaya kadar bekleyeceğini, sonra istifa edeceğini, hatta milletvekilliğinden ve partiden de istifa edebileceğini” söyledi ve ekledi. “Ben bir kasaba avukatıyım, kenara çekilir dinlenir, ailemle ilgilenirim. Nasıl olsa iki yatım varmış, balık avına çıkarım”.
Ersümer, istifasının, enerji sektörünün önünü açmak için çare olacağını söylüyordu. Bu görüşmemizden 73 gün sonra istifa etti. Siyaset çarkı bizde un değirmeni gibi dönüyor. Tabii ki, insan öğütüyor. Ersümer’in bakanlığında iki dönem vardır. Mesut Yılmaz’ın Başbakan olduğu 55. Hükümet’teki ilk bakanlığı sırasında, projeleri geliştiriyor diye, iki yıl üst üste Zirvedekiler Listesi’nde yer aldı. Aynı zamanda en yüksek oy ile ANAP Genel Başkan Yardımcısı seçildi.
57. Hükümet kurulurken, Enerji Bakanlığı için ANAP ve MHP çekişiyordu. Prof. Dr. Şuayip Üşenmez, bana kendi Enerji Bakanlığı’nın köşkten döndüğünü anlatmıştı. Bugün Ersümer gitti diye sevinen özel sektörün, o günlerde Ersümer’i istediği gerçektir. 57. Hükümet’te Ersümer, Enerji Bakanlığı’nın yanısıra Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı olmuştu. Tahkimle ilgili anayasa değişiklikleri o sırada yapıldı. Yılmaz’ın kabineye girmesi ve Başbakan Yardımcısı olmasından sonra, Ersümer’in yıldızı sönmeye başladı. Yine de Elektrik Piyasası ve Doğalgaz Piyasası Kanunları’nın yasalaşmasında önemli katkılar yaptı. Petrol Piyasası Kanunu Tasarısı’nı da hazırlattı, ama Başbakanlığa gönderemedi.
Ersümer’in başarısızlıkları yok mu, elbette var. Müsteşarını bile kendisinin seçemeyişi, bürokrat tayinlerinde etki altında kalışı, başarılı kadro oluşturamayışı, doğal gaz ve petrol boru hatlarındaki çelişkileri, dirayetli davranamayıp, nükleer santral ihalesini sonuçlandıramayışı, DPT, Hazine ve Enerji Bakanlığı arasındaki çekişmede çözüm üretemeyişi, işletme hakkı devirlerini ve BOT projelerini hızlandıramayışı ilk ağızda sayılabilir. Nükleer santral ihalesinin sonuna gelindiğinde, fıtık olarak hastaneye yattı, ama ortalıktan çekilmek yerine, Ecevit’in bu en büyük projeyi iptal ettireceğini anlayınca, istifa etmeliydi.
MHP, Ersümer’e sonuna kadar sıcak bakmadı. Geçen yıl Enerji Bakanlığı ve DPT çekişmesi projelerin önünü tıkadığı sırada yaptığımız görüşmede, Devlet Bahçeli DPT’yi savunurken, koalisyon adabı içinde Enerji Bakanlığı’nın doğru söylemediğini vurguluyordu. “Hocam size toplantı tutanaklarını verirlerse, DPT’nin projelerin önünü tıkamadığını görürsünüz” demişti. Enerji Bakanlığı ve DPT sürtüşmesi Ecevit’in müdahalesi ile alevli yanmadan gizli yanmaya dönüştü. Ersümer’in o sırada istifa etmesi gerekirdi. En son Beyaz Enerji Operasyonu başladığında mutlaka istifa etmeliydi. Başkalarının siyasi kararını bekledi.
Ersümer hakkında suçlamaları ciddi bulan da var, bulmayan da. Ayrıntılarına girecek değiliz. Ancak bir şey var ki, cürüm işlemek için çete kurmak, ihaleye fesat karıştırmak, rüşvet almakla itham edilen ve tutuklanan o bürokratları kim atadı? Atama kararlarının altında kimin imzası var? Etik gereği, bu nedenle istifa etmesi gereken kişi idi. Nihayet, geçen hafta çok geciken istifasını verdi. Yılmaz, Ersümer’i savunarak, “Yapılan siyasi linçtir” demiş. Acaba, o linç için zemini kim hazırladı? Ersümer’in siyasi yaşamı, insan öğüten siyaset çarkının öyküsü gibi. Şimdi Ersümer, Yüce Divan’a gitmeli. Liderlerin sözde anlaşmasına bakıp, “istifa yeterli, yüce divan yok” formülünü kabul etmemeli. Aklanmayı istemeli. Tabii, eğer söylediği gibi boğazından haram lokma geçmemişse