6 Şubat 2003

 

 

Savaş Sonrası Irak Enerji Projeleri

 

Prof. Dr. Mustafa Özcan ÜLTANIR

 

ABD’nin kanıtları var. Saddam’ın ve Baas rejiminin Irak’ı, kitle imha silahlarından vazgeçmiş değil ve tehdit olmaya devam ediyor. Bugün kimyasal ve biyolojik silahlardan, yarın nükleer güce sıçrayabilir. Ve tehdit büyüyebilir. Irak tehdidi, sadece belli sayıdaki kitle imha silahlarından öte, dünya enerji merkezi olan petrol bölgesi Orta Doğu’da, liderlik peşinde koşması ve petrolü ekonomik silah olarak kullanma hevesleri de dikkate alınarak algılanmalı. Konuya geniş açıdan bakıldığında, ABD’nin haklı olduğu görülüyor. Birleşmiş Milletler’in geçerliliğini koruyan eski kararları da savaşı meşru kılıyor.

 

Bu ortamda sözde barış gösterileri, Saddam’ın psikolojik savaşına katkı yapmaktan öte bir anlam taşımadığı gibi, yeni süre uzatmaları da Saddam’ın zaman kazanmasına yarayacak. Ancak, kesinleşen savaşın beklentisi stres yaratıyor. Bir an önce başlaması ve kısa sürede hedefine ulaşması en iyi çözüm olacak. Bir şifre gibi öne sürülen 03.03.03, yani 3 Mart 2003 savaşın başlangıç tarihi olacak mı bilinmez, ama artık zamanın çok kısaldığı kesin. Savaşa giden yolda tamamlanması gereken prosedür sürerken, savaş ile petrol fiyatlarının yapabileceği çıkışlar, oluşacak ekonomik kayıplar üzerine onlarca senaryo yazılıyor, tartışmalı hesaplar yapılıyor. Bunları bir yana bırakarak, savaş sonrası Irak’a enerji yatırımları açısından bakmak istiyoruz. Bu konuyu daha ayrıntılı biçimde derginiz DÜNYA ENERJİ’nin Şubat sayısında da ele almış bulunuyoruz.

 

Savaşın getireceği, sadece ekonomik kayıplar değil, ekonomik fırsatlar da olacak. Kaçınılmazlığı kesinleşen savaşın oluşturacağı tehlike ve risklerden kurtulmak için önlem almak kadar, oluşturacağı ekonomik fırsatları değerlendirmek de önemli ve doğal. ABD, savaşta yıkılacak Irak’ın yeniden inşası için çalışmalar yapmak üzere bir komisyonu görevlendirmiş bulunuyor. ABD, stratejik ortağı ve NATO müttefiki Türkiye’ye, savaşta vereceği desteğin karşılığını, savaş sonrası Irak’ın yeniden yapılandırılması için masada yer vermenin yanısıra, yeniden inşa yatırımlarında imkân tanıyarak da vermelidir. Türkiye’nin hemen hemen tüm ekonomik sektörlerde yapabileceği çok boyutlu katkılar olabilir. Türkiye, Irak’ın elektrik üretim, iletim ve dağıtım sektörlerine, petrol ve doğal gaz sahalarının geliştirilmesine ve gazın Avrupa pazarına taşınmasına katkı yapabilir.

 

Irak’ın elektrik santrallerinin yetersiz olduğu biliniyor. Ambargo nedeni ile teçhizat alımında zorlandığından mevcut santrallerini yenileyemediği gibi, yeni santral de kuramıyor. Buna karşılık özellikle yaygınlaşan klima kullanımından ötürü elektrik talebi artıyor. Irak’a yeni elektrik santrali yatırımı söz konusu. Savaşta şebekesi de zarar göreceği için, iletim ve dağıtım hatlarının yenilenmesi de gerekecek. Irak’ta yeni santraller kuruluncaya kadar, Türkiye’den elektrik ihracı da yapılabilir. Şu anda Türkiye’de yanlış bir politika ile elektrik yatırımları durmuş durumda olduğundan, Irak’ta yatırım olanağının ortaya çıkması, Türkiye enerji sektörü için rahatlatıcı bir fırsat yaratır. Türkiye’de bu yatırımları ABD şirketleri ile ortaklaşa yapabilecek, zaten ABD şirketleri ile başka projeler için ortaklık anlaşmaları ve deneyimleri olan onlarca şirket var.

 

TPAO’nun bir alt kuruluşu olan TPIC, Birleşmiş Milletler ve Irak arasında imzalanmış mutabakat anlaşması çerçevesinde, Kuzey Irak’ta 20 petrol kuyusunun sondajını müteahhitlik kapsamında aldı ve kuyu açtı. Savaştan sonra Kuzey Irak petrol sahasının geliştirilmesi önem kazanacak görünüyor. Kerkük’te 10 milyar varili aşkın rezervden söz ediliyor. Yani, Irak’ın bilinen toplam rezervinin yüzde 10’una yakın. Bu bölgenin geliştirilmesinde TPAO-TPIC, ikili ortaklık ve konsorsiyumlar içinde yer alarak önemli çalışmalar yapabilir. Irak’ta petrol alanlarını geliştirmenin, artık müteahhitlik kapsamından öte, ortak petrol üretimi şeklinde ele alınması düşünülmelidir. Yılda 70 milyon ton taşıma kapasitesi olan Kerkük-Yumurtalık petrol boru hattına, tam kapasite ile yeni bir işlerlik kazandırılabilir. Yumurtalık’tan dünya pazarlarına ham petrolden başka, rafine petrol ürünleri ihracı projesi de geliştirilebilir.

 

Savaş sonrası için önemli bir proje de, Irak’tan Türkiye’ye doğal gaz ihracı. Irak’ta geliştirilecek beş gaz sahasından üretilecek gazın, yılda 10 milyar metre küp kapasite ile Türkiye’ye taşınması için bir anlaşma var. Türk tarafını TPAO, BOTAŞ ve TEKFEN’in oluşturduğu bu anlaşma, ambargo nedeni ile askıya alınmış durumda. Türkiye’ye en kısa mesafeden en ucuz gazı, hem de tamamı ithal olmayan, bir bölümü kendi malı sayılacak doğal gazı getirecek çok önemli bir proje. Doğal gazın yanısıra, Türkiye’de ayrıştırılmak üzere LPG de taşınıp Güney ve Güneydoğu Anadolu’nun ihtiyacı karşılanacak. Toplam 2,3 milyar dolarlık projenin finansmanı için Avrupalı şirketlerle yapılmış anlaşma da var. Savaş sonrası bu proje hızla hayata geçirilebilecek. Beş yılda tamamlanması beklenen projenin ikinci etabı, Avrupa’ya gaz ihracı ayağının geliştirilmesi olacak.

 

Kasim 29 2016 Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Haklı İstemi

Kategoriler

DUYURULAR