31 Temmuz 2003

 

 

Yenilenebilir Enerji ve EPDK

 

Prof. Dr. Mustafa Özcan ÜLTANIR

 

Burada yenilenebilir yerine, yeni ve yenilenebilir demek, literatüre göre doğru olanı. Kısaca yenilenebilir (renewable) denildiği için olacak, EPDK Lisans Yönetmeliği’nin 4/55’inci maddesinde eksik ve hatalı olarak, “Yenilenebilir adı kullanılmış. 1998’de başkanlığını üstlendiğim, Türkiye 1’inci Enerji Şûrası 6 no.lu komisyonunda, doğru olarak “Yeni ve Yenilenebilir (Alternatif) Enerji Kaynakları” adı seçilmişti. Yine 1998’de, koordinatörlüğümde TÜBİTAK için hazırlanan raporda, “Çevre Dostu Yenilenebilir Enerji Kaynakları” denilmişti.

 

Yenilenebilir kapsamındaki kaynaklar nelerdir? 21-31 Ağustos 1961’de Birleşmiş Milletler’in Roma’daki “Enerjinin Yeni Kaynakları Konferansı”nda üç kaynak ele alınmıştı. Bunlar güneş enerjisi, rüzgâr enerjisi ve jeotermal enerji idi. Birleşmiş Milletler’in “Yeni ve Yenilenebilir Enerji Kaynakları Konferansı” ikinci kez 10-20 Ağustos 1981’de Kenya-Nairobi’de toplandı. Bu sefer kaynak sayısı onun üzerine çıkmıştı. Küçük hidrolik enerji, deniz enerjileri (termal gradiyent, dalga ve gel-git gücü), biyomas ve başka kaynaklar eklenmişti. 20 yılda yeni ve yenilenebilir enerji kavramının çok değiştiği görülüyordu. Büyük barajlara dayalı hidrolik enerji yenilenebilir olmakla birlikte, çevre sorunu nedeniyle bu kapsam dışında, konvansiyonel kaynaklar içinde tutuluyordu.

 

Yirmiyi aşkın yıl önce, bu konuda habilitasyon (geçmişte kalan doçentlik tezi) yapmış bir akademisyen olarak, çeşitli kuruluşların ve onlarca literatürün bu konudaki tanımlarını ortaya koyabilirim, ama gerek yok diyerek, sonuç vermek istiyorum. Türkiye için potansiyelinin yanısıra, teknik ve ekonomik açıdan değerlendirme olanağını göz önünde tutarak, öncelik sırası ile yenilenebilir kaynakları; akarsu gücü, biyomas enerji, rüzgâr enerjisi, jeotermal enerji, güneş enerjisi, deniz dalga enerjisi olarak sıralamak mümkün. Burada akarsu gücünü, literatürlerin üst sınır olarak, 5 MW (megavat)’dan başlayıp 20 MW’a kadar sınırlandırdıkları da görülür.

 

EPDK Lisans Yönetmeliği’nde, yenilenebilir enerji kaynaklarına dayalı üretim tesisleri; rüzgâr, güneş, jeotermal, dalga, gel-git, biyokütle, biyogaz ve hidrojen enerjisine dayalı üretim tesisleri ve kurulu gücü 50 MW ve altında olan kanal veya nehir tipi hidroelektrik üretim tesisleri ile rezervuar hacmi 100 milyon metre küpün veya rezervuar alanı 15 kilometrekarenin altında olan hidroelektrik üretim tesisleri olarak sayılıyor. Akarsu için 28 Şubat 2002’de Resmî Gazete’de yayınlanan yönetmelikte 20 MW sınırı varken, bu sınır 28 Şubat 2003 tarihli Resmî Gazete’de yayınlanan değişiklikle 50 MW ve hatta üzerine çıkarılmış bulunuyor.

 

EPDK’nın tanımında hem tanım ve hem de kabul hataları var. Önce tanım hatalarını sıralayalım. Biyogaz, biokütle (biomas) enerjinin bir çeşididir, biyodizel yakıtı gibi. Yani, ayrı bir kaynak değil. Hidrojen de yenilenebilir enerji kaynağı, hatta birincil enerji kaynağı değil, elektrik gibi enerji taşıyıcıdır (energy carrier), sentetik yakıttır. Akarsu santralları için güç sınırlaması kabul edilmemeliydi. Rezervuar sınırı ise çok büyük tutulmuş. Bizde gel-git enerjisi olanağı da yok. EPDK, 19 Temmuz’da bir duyuru yayınladı. Yenilenebilir kaynakların desteklenmesine ilişkin EPDK duyurusu olumlu bir gelişme. Ancak, “Enerji Bakanlığı ile EPDK arasındaki rekabetin ürünü mü?” diye çağrıştırıyor. Çünkü, Enerji Bakanlığı da Dünya Bankası destekli bir proje kapsamında, Yenilenebilir Enerji Kaynakları Destekleme Kanunu hazırlıyor. Rekabetin, oluşturulmak istenen piyasadan bu boyuta sıçraması da sevindirici.

 

EPDK’nın destekleme önlemleri şunlar: Lisans alma bedelinin yüzde birinin uygulanması,  tesisin tamamlama tarihinden sonra 8 yıl boyunca yıllık lisans bedeli alınmaması, TEİAŞ ve/veya dağıtım şirketlerince sisteme bağlantı yapılmasında öncelik tanınması, perakendecilerin serbest olmayan tüketicilere satış amacıyla elektrik alımlarında, TETAŞ fiyatına eşit veya düşük olması koşuluyla yenilenebilir santrallardan alıma öncelik verilmesi, Piyasa Malî Uzlaştırma Merkezi’nin yük alma ve yük atma teklif ve talimatlarından muaf tutulmaları, malî uzlaştırmada tanınan ayrıcalıklar. EPDK’nın sıralanan destekleme önlemleri, serbest piyasa kuralları ile uyumlu, bugün ABD’nin bazı eyaletlerinde de uygulanan, övgüye değer destekler. Acaba, Türkiye koşullarında yeterli mi?

 

Bugün yenilenebilir kaynaklarla uğraşan çoğunluğu küçük yatırımcılardan, hatta proje simsarlarından oluşan kesim bu önlemleri yeterli görmeyebilir. Onların istedikleri; belli fiyattan, yıllık ortalama üretim için belli süreli alım garantisi, ama rekabete dayalı serbest piyasa ile uyuşmamakta. Ancak, verilmesi gereken başka destekler de var. Toptan satıcılara, dağıtımcılara ve perakendecilere sattıkları enerjinin belli bir yüzdesinin (şimdilik yüzde 10’u geçmeyecek bir oranın) yenilenebilir santrallardan alınması mecburiyeti ve bu kaynaklardan üretilecek elektriğin ihracına kolaylık tanınması gibi...

 

Kasim 29 2016 Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Haklı İstemi

Kategoriler

DUYURULAR