28 Ağustos 2003

 

 

Irak Boru Hatları İçin de Türk Askeri

 

Prof. Dr. Mustafa Özcan ÜLTANIR

 

Sevgili okurlarım, 24 Ağustos 2000’den başlayarak, üç yıl boyunca her hafta aralıksız bu köşede birlikte olduk. Enerji gündemi de hep dolu doluydu. Kısmetse, bundan sonra da birlikte olmayı sürdüreceğiz. Oluşan olayların haber ve yorumlarından çok, Nasreddin Hoca’nın testi kırılmadan önceki nasihati gibi, gelişmeleri yönlendirici, gündemi belirleyici olmaya özen gösterdik. Geçen hafta, “Türkiye Irak’ta olmak zorunda” diyorduk, bu hafta da aynı anlayışla Irak-Türkiye boru hatları konusunu mercek altına almak istiyoruz. Yine geçen hafta “Hoş geldiniz” diyerek, ABD’nin Ankara Büyükelçisi Eric Edelman’dan “Enerji Terminali” Türkiye’ye olumlu katkılar beklediğimizi de yazmıştık. Irak, dünyanın önemli bir hidrokarbon (petrol-doğal gaz) merkezi, buradan batıya uzanacak “Hidrokarbon Yolu”, Türkiye üzerinden geçmelidir. Elbette, başka yollar da söz konusu olabilir, ama anayol ve Kuzey Irak için de tek yol Türkiye olmalıdır.

 

İzninizle, siyaset ve ekonomik coğrafya bilimlerinin kapsamını aşarak, benzetmeyle bir tanımlama yapmak istiyorum. Ülkelerin deniz kıyılarında, nasıl ki kara suları ve peşi sıra kıta sahanlığı bölgesi, ekonomik bölge gibi kuşaklar yer alıyorsa, kara sınırlarının çevresinde de sosyal, siyasal ve ekonomik çıkar bölgelerinin yer aldığını görmemezlikten gelemeyiz. Hiç kuşkusuz komşu ülkelerin toprak bütünlüğüne ve istikrarına saygı göstererek, bu çıkarlar yaşama geçirilmeye çalışılır. Irak’a böyle bakmak zorundayız. Türkiye için Irak, “Ben karışmam ne olursa olsun” denilemeyecek bir ülkedir. Kuzey Irak, Türkmen ve Kürt toplumuyla Türk halkının akrabalarının yer aldığı arka bahçemiz konumunda. Bu arka bahçeden uzanan Kerkük-Yumurtalık ham petrol boru hattı, sabotajla yakıldığı için ne yazık ki şu anda çalışamaz durumda.

 

Kerkük-Yumurtalık (Irak-Türkiye) ham petrol boru hattı denilince, sanki mevcut tek bir boru hattı akla geliyor, ama öyle değil. Kerkük’ten Yumurtalık’a gelen birbirine paralel iki petrol boru hattı var. 986 km uzunlukta olan birinci hattın 345 km’si Irak’ta. 1976 yılında yıllık 35 milyon ton taşıma kapasitesi ile işletmeye alınan hattın kapasitesi, 1984’de 46,5 milyon tona çıkarıldı. Yetmedi, 1987’de işletmeye alınan ikinci hat yapıldı ve kapasite 70,9 milyon tona çıktı. Yaklaşık 100 km daha kısa olan 890 km’lik ikinci hattın 234 km’si Irak’ta. Çok önemsediğimiz ve stratejik olarak önemsemekte haklı olduğumuz, Bakü-Tiflis-Ceyhan (BTC) ham petrol boru hattının yıllık taşıma kapasitesinin yüzde 140’ını aşkın taşıma kapasitesiyle, Kerkük-Yumurtalık hattının önemi ortada. Çünkü, BTC’nin yıllık taşıma kapasitesi 50 milyon ton olacak.

 

Kerkük-Yumurtalık hattı, Talabani’nin peşmergeleri tarafından sözde korunuyor görünüyorsa da, sabote mi ediliyor belli değil. Bu hattan akan petrolün, Gülbenkyan öyküsüne kadar uzanan, Osmanlı’nın çöküşü Türkiye’nin kuruluşunda, İngilizlerin cebren ve hile ile aldıkları petrol olduğunu hatırlatmadan geçemeyiz. O kıvrak İngiliz politikası bile, Irak petrollerindeki tarihi hakkımızın inkâr edilmesine yetmemiş, hatta tescil edilmesine neden olmuşken, biz tahsilâtı sürdürememişiz. Kerkük-Yumurtalık hattından tarihi hakkımız olan petrol akıyor. Hiç kuşkusuz, günümüzde tarihten gelen haktan çok, coğrafyadan gelen güç önemli. Sahip çıkılmayan haklar, tarihi vesikalarla tozlu raflarda kalır. Kalmaması açısından, Dışişleri Bakanımız Gül’ün, geçen hafta “Oradaki petrolden Türkiye hakkını alır” diye demeç vermesi sevindirici.

 

Bu hafta son olarak, Irak doğal gazından hak ettiğimiz bir projeyi gündeme getirmek istiyoruz. Irak Petrol Bakanlığı ile Enerji Bakanlığı’mız arasında Irak’tan Türkiye’ye doğal gaz sağlamak için 8 Mart 1996’da imzalanan bir mutabakat zaptı ve buna bağlı olarak gelişen bir proje var. Türk tarafını TPAO, BOTAŞ ve TEKFEN’in temsil ettiği bu projenin Avrupalı partnerleri, ABD’nin katılmak için çalışmaları gözleyen şirketleri var. 10 Mayıs 1977’de yine iki bakanlık arasında imzalanan toplantı tutanağına göre Irak, beş gaz sahasının geliştirilmesini Türk tarafına bırakmayı kabul etmiş bulunuyor.

 

Yılda en az 10 milyar metre küp gaz sağlayacak fizıbıl bir proje ve Türkiye’ye getirilecek en ucuz gaz, Avrupa pazarına satışı da çok kolay. Irak’ta üretimden başlayarak, Türkiye’ye gazın getirilmesi için ortalama beş yıl ve 2,3 milyar dolar yatırım gerekiyor. Artık 2003’ü saymazsak, 2009’a ancak yetişir ve 2010’da Avrupa’da gaz açığı bekleniyor. Tarihi petrol hakkımızdan başka, güncel doğal gaz projemizi de gündeme hızla taşımalıyız.

 

Türkiye’nin Irak’ın istikrarında ve yapılanmasında söz sahibi olabilmesi, insanî yardım yapabilmesi, boru hatlarının güvenliği, yeni hatların inşası, tarihi hak ve sorumluluklarımız, askeri güç olarak Irak’ta yer almamızı gerektiriyor. Bakın, Ermenistan 30 bin Ermeni var diye, Irak’a birlik göndermeye kalkarken, 2-3 milyon Türkmeni ve bir o kadar akraba insanı, onca proje ve hakkımızı gözardı ederek biz asker göndermeyecek miyiz? Irak’a gidecek Türk askeri, yapacağımız katkıya ve çıkarlarımıza orantılı büyüklükte olmalı. Daha İlk etapta boru hatlarının korunması da bizim askerimize bırakılmalı.

 

Kategoriler

DUYURULAR