4 Eylül 2003
Prof. Dr. Mustafa Özcan ÜLTANIR
Son dönemde boru hatlarımız gazaba uğruyor. Iraktan gelen Kerkük-Yumurtalık hatları sürekli sabotaj altında ve yakılmakta. Büyük bir olasılıkla, Talabani yanlısı Kürt peşmergelerin gazabı olabilir. Mavi Akım Hattı, altın kaynak töreninde Samsun-Durusu terminalinde kopan fırtına, sanki Tanrı’nın gazabı gibiydi, ama doğal gaz karşıtı lobilerin gazabına mı uğradı acaba? Bakü-Tiflis-Ceyhan’da da maalesef olumsuz gelişmeler var ve o da her an gazaba uğramışçasına sorun çıkarabilir. Allah, boru hatlarımızı gazaba uğramaktan korusun diye dua mı edelim, yoksa bilinçli ve tutarlı politikalarla boru hatlarımıza sahip çıkarak, sorunsuz çalışmalarını mı sağlayalım?
Son iki haftadır Irak’a asker göndermemizin gereklerini sıralarken, Kerkük-Yumurtalık hattını yeterince mercek altına aldık. Yıllık 70,9 milyon tonluk taşıma kapasitesi, kimyasal enjeksiyonuyla 80 milyon tona çıkabilen Kerkük-Yumurtalık hattı, ABD ile ilişkilerimiz sözde değil, özde ve gerçekten düzelene kadar pek çalışamayacak gibi. Bizce bu hat, mutlaka Türk askerinin koruması altına alınmalı. Kerkük-Yumurtalık hattına yapılan sabotajlar, sadece Irak’a günde 7 milyon dolar zarar vermekle kalmıyor, örtülü amaçların olduğunu bilmeliyiz. Türkiye ile bağlantıyı kesmek ve o petrolü Türkiye üzerinden değil de, yenilenecek Musul-Hayfa hattı üzerinden dünya pazarlarına ulaştırma amacı var görünüyor. Birilerinin örtülü politikaları karşısında diyoruz ki, Musul-Hayfa’ya dikkat! Burada yakın zamanda büyük gelişmeler olabilir.
Mavi Akım’da dünyada örneği görülmemiş bir formül krizi yaşanıyor. Dünya ENERJİ dergimizin Temmuz sayısında, formüldeki hatayı analitik olarak incelemiştik. Hata varsa da, Meclis onayından geçtiği dönemde kimse görmemiş, Ruslar karşı çıkmamış, geçerlik kazanmış ve o sayede bugün pazarlık hakkı doğmuş. Tahkime gidilmemesi her iki tarafın da yararına oldu, ama anlaşmazlığı bir an önce çözmek gerek. Unutmayalım, Rusya-Türkiye ekonomik ilişkileri Mavi Akım anlaşmazlığının ipoteği altında. Hatta, İtalya ilişkilerine bile olumsuz katkısı var. Yaklaşık 3,3 milyar dolar yatırılarak Karadeniz’in altından geçirilen bu hattın, sıkıntılar aşılarak sağlıklı bir şekilde çalıştırılması Türkiye’nin çıkarınadır. Mavi Akım anlaşmasında her iki tarafı tatmin edecek olumlu değişiklikler beklerken, yabancı sermayenin enerji sektörümüze azalan ilgisini daha da soğutmayalım.
Gelelim, yılda 50 milyon ton taşıma kapasiteli Bakü-Tiflis-Ceyhan (BTC) ham petrol boru hattına. BTC hattı da sorunlara aday. Kapasitesi Kerkük-Yumurtalık hattından az, ama BTC hattının tarifeleri daha yüksek olduğu için daha fazla gelir, en önemlisi Azerbaycan ile siyasî ve stratejik çıkar entegrasyonu sağlayacak. Başından beri bu projeye Kazakistan’ın katılımı hep istendi, onca söze ve niyet imzasına karşın bugüne kadar fiilen gerçekleşemedi. Kazakistan BTC projesine katılırsa, hem stratejik olarak daha büyük başarı kazanacağız, hem de BTC hattının taşıyacağı petrol artacak, dolayısıyla gelirimiz yükselecek. En önemlisi, Rusya’nın CPC hattının kapasite artırımı rafa kalkacak, böylece boğazlarımız üzerindeki şilep yükü ve risk azalmış olacak. Gelin görün ki, BOTAŞ da, Enerji Bakanlığı da Dışişleri Bakanlığı da, Hükümet de bu konuyu unuttu. Geçmişte Demirel gibi koşturan da bugün yok.
BTC projesinin Türkiye’de kalan bölümü, birim fiyatlarla Azerbaycan’a göre yüzde 30, Gürcistan’a göre yüzde 60 daha ucuz gerçekleşebilecek görünüyorsa da, ihaleleri soruşturma konusu yapıldı. Soruşturmaların ilginç tarafı da, Bakanlık müfettişlerinin yetki sınırının çok ötesine taşan, BP uzmanlarına kadar uzatılmak istenmesi. BTC Şirketi’nin Türkiye’deki yabancı uyruklu temsilcisinin adını bile, kim olduğunu bilmeden, ifadesi alınacak bürokratlar listesine yazan müfettiş ekibi ne yapmak istiyor ki? Elbette yolsuzluktan ağzı yanan bu ülkede, soruşturma açılması kamuoyunda puan kazandıran bir tutum olarak görülebilir. Ancak, soruşturma bazı kadroları boşaltarak, yeni tayinler yapmak için araç olarak kullanılıyorsa ne demeli? Zaten, üç ayı aşkın geciken BTC hattının, daha da gecikmesi mi isteniyor? Gecikmeden başka bir de bütçenin aşılması sorunu var ki, Hazine garantisini yakında gündeme getirebilir.
Bütçesi 250 milyon dolar aşıldı. Bütçe aşılmasına karşı 300 milyon dolarlık Hazine garantisi var. BTC Şirketi, daha doğrusu arkasındaki BP, bu garanti karşılığı, Hazine’nin 300 milyon dolarlık akreditifi hazır hale getirmesini isteyebilir. Hazine buna yanaşmazsa, proje çıkmaza sürüklenebilir. Bize kalsa, BTC projesi bugünlere kadar da gelmeyebilirdi. Azerbaycan Başbakanı İlham Aliyev, Sabah’taki röportajında, “Amerikan Hükümeti’nin desteği ile Bakü-Ceyhan Petrol Boru Hattı’nı inşa ediyoruz” diyor, işin doğrusu bu işte. Burada BOTAŞ’ın üzerine düşeni başarabilmesi önemli de nasıl başarabilecek? İşin sonunda BOTAŞ’a 100 milyon dolar kalacak mı ve asrın boru hattını yapan dünyanın önde gelen şirketlerinden biri olabilecek mi? BOTAŞ’a bakarsanız, yeni Genel Müdürünün de değiştirileceği söylentileri ile çalkalanıyor. Irak, Mavi Akım, BTC, unutulan Şah Denizi gazı ve BTC’nin nasıl işletileceği kimin umurunda?