25 Eylül 2003

 

 

Bor Enerji Değildir!

 

Prof. Dr. Mustafa Özcan ÜLTANIR

 

Ülkemizde yanlış bir politika var. Zengin bor kaynağı, daha doğrusu boraks yatakları üzerinde gereksiz yere ve ısrarla sürdürülen tutuculuk, bunun sonucu olan devletçilik. Bu politikaya destek olur kastıyla mı, yoksa cahillikle mi, ne derseniz deyin, bir büyük yanlışlık daha eklendi. Bor enerji hammaddesi veya enerji kaynağı gibi gösteriliyor. Kabaca bir sanayi tuzu diyebileceğimiz bor enerji hammaddesi olmadığı gibi, boraks yatakları da enerji kaynağı değil. Bu yanlışlığı Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’nın düzeltmesi gerekirdi, ama bakın tam tersi sürdürülmesine sanki çanak tutuluyor.

 

Üniversitelerimizin birinden bir doçent, AB sürecinde Türkiye’de enerji arz ve talebi üzerine bir rapor hazırlamış, Nisan ayında TÜSİAD’a göndermişti. TÜSİAD bu şekilde hazırlanan raporları yayınlamaz, gerekirse seçeceği konuda, kendi seçeceği kişiye özel rapor hazırlatır, ama üyesi olduğum TÜSİAD Enerji Çalışma Grubu toplantısı gündemine ister istemez alınan raporda, bor enerji hammaddesi olarak tanıtılıyordu. Bu yanlışın nasıl yapıldığına şaşırmıştık. Rapor bizim için yetersizdi, böyle bariz bir yanlışı da vardı, geriye iade etmiştik ve nasıl bir jüriden doçentlik aldı diye düşünmüştüm.

 

Atalarımız büyük lokma ye, büyük söyleme demişler. Çok geçmedi bu yıl temmuz ayında bir başka üniversitede yeni bir doçent, Alternatif Enerji Kaynakları diye kitap yazıverdi. Altına da sıralamış; güneş enerjisi, rüzgâr enerjisi, biyokütle enerjisi, biyogaz enerjisi, biyomotorin, yakıt pilleri, bor enerjisi diye. Bor diye bir enerji yok ki, görünce tüylerim diken diken oldu.  Üstelik bu kişinin doçentlik jürisinde ben de vardım, ama o zaman böyle bir kitabı yoktu. Olsaydı, doçentliği zor görebilirdi. Kitabının önsözünde önceden enerji konusundaki çalışmalarını desteklediğim için bana teşekkür etmiş, ama hatasına üzüldüğümden sevinemedim. Kendisinden bu hatayı beklemezdim.

 

Bu doçentlerimizin literatür taraması eksik, ama yetişmelerinde sorun olduğu anlaşılıyor. AK Parti iktidarının Yüksek Öğretim Kanun Tasarısı ile kurmak istediği sisteme karşı savunulan YÖK sisteminin, araştırma değil de eğitim istenilen üniversite düzenin bir sonucu denilebilir. Ne çabuk unuttuk, 12 Eylül’ün baskı dolu günlerinde YÖK’teki “Ö” harfi için, iki noktasını silin “YOK olsun” dediğimizi. Üniversitelere ne AK Parti’nin tasarladığı sistem ne de YÖK sistemi, YÖK’ten önceki gerçekten araştırmacı özgür üniversite sistemi gerekli. Üniversitelerarası Kurul’un üzerinde kurul olmamalı ve her üniversite, yönetim ve denetimini kendi özgür organları ve seçtiği yöneticileri ile yapmalı.

 

Peki, doçentlerimizi yanıltan konu nereden çıkmıştı? Siyasete hevesli bir oda başkanı, borla çalıştığını iddia ettiği araba getirtmeye kalkışmıştı ya, o araba hidrojenle çalışıyordu ve bor tüketilmiyordu. Bor bir bakıma depolama görevi yapıyordu ve yeniden kullanılabiliyordu. Değerli bilim adamı dostum, Eski Enerji Bakanı Prof. Dr. Ziya Aktaş bile bu söylentilerden etkilenmiş olacak ki, Dünya ENERJİ dergimizin temmuz sayısı için yaptığım panelde, “Merak ettiğim şeylerden birisi de bor madeninin enerji üretiminde kullanımı. Bu mümkün olabilirse ki, mümkün olduğu söyleniyor kimi uzmanlarca, belki bu konuda da bor başta olmak üzere hidrojen gibi kaynaklardan yararlanılmalı” diyordu. Kendisine borun enerji kaynağı olmadığını açıklamıştım, “Anladım, o zaman hidrojen bor vasıtasıyla depolanabiliyor” diye düzeltmişti.

 

Bor için Enstitü kurmaya kalkan, bugünkü Enerji Bakanı Dr. Hilmi Güler, bora ve hidrojene meraklı bir eski araştırmacı dost. Borda uç ürünlerin üretimi, zengin rezerve sahip olduğumuz borun kullanımının yaygınlaştırılması için araştırmalar yapılması ve enstitü kurulması elbette yerinde bir tutum. Bu satırları yazarken, Enerji Bakanlığı internet sitesine bir göz atayım dedim ve bakınca da, hayretle donakaldım. Enerji Bakanlığı internet sitesinde, “Bor ile Çalışan araba” başlığı altında şöyle yazıyor: “Bakan Güler, borun enerji sektöründe kullanılması üzerinde de durduklarını belirterek, bordan elde edilecek hidrojenin araba yakıtı olarak kullanılmasına ilişkin projenin, tüm dünya ile aynı anda Türkiye’de de ele alındığını söyledi.” Alın size bir yanlış aktarım daha, hem de Enerji Bakanlığı’ndan. Dr. Güler, böyle söylemiş olamaz.

 

Bordan hidrojen elde edilemez. Başka yerden elde edilen hidrojen borda kimyasal yöntemle depolanabilir. Bor ne işe yarıyor, üzerinde niçin spekülasyon yapılıyor? Dünya ENERJİ dergimizin geçen hafta yayınlanan eylül sayısında, “Dünya Madencilik Devi: Rio Tinto Türkiye’de” başlıklı yazımı ve içindeki Riotur Madencilik Genel Müdürü Kemal Yıldırım ile yaptığım söyleşiyi okumanızı öneririm. Aynı gerçekleri, geçmişte yine Dünya ENERJİ dergimiz için Park Grubu Başkanı Turgay Ciner ile yaptığımız bir başka röportajda da vurgulamıştık. Bor enerji kaynağı değil. Sanayide tuz olan hammadde. Yerine kullanılabilecek bir başka alternatif yokken, yataklarımızı özel sektöre açarak olabildiğince değerlendirelim. Yanlışlara sığınıp beklemekle bir şey kazanamayız...

 

Kategoriler

DUYURULAR