18 Aralık 2003
Prof. Dr. Mustafa Özcan ÜLTANIR
Geçen hafta bu köşede, “Devlet, bir jest yapmalı, elektrik üretiminde kullanılacak kömür sahalarını özel sektöre bırakmalı” dedik. TBMM gündeminde olan “Madencilik Kanunu’nda Değişiklik Yapan Tasarı”nın bir fırsat olduğunu vurguladık. Tabii, eğer Enerji Bakanımız Dr. Hilmi Güler’in dediği gibi, yerli kaynaklardan, kömürden elektrik üretimi isteniyorsa! Artık, elektrik santrallarını özel sektör kuracağına göre, kömür yatakları devletin hüküm ve tasarrufu altında olsa da, işletmeciliği özel sektörde olmalı, hem de süresi 49 yıldan az olmayacak ruhsatlarla. Bir taraftan kömür, su, yenilenebilir derken, bir taraftan da gereksiz yeni doğalgaz santrallarına ortam hazırlanmak gibi saklı niyetler varsa, o zaman iş değişir tabii ki! Yeşil kömür teknolojisinin, akışkan yataklı kömür santrallarının çevre dostu olduğunu baştan vurgulayalım.
TTK ve TKİ, yani taşkömürü ve linyiti işleten kamu kuruluşlarını, isteseniz de özelleştiremezsiniz! Rahmetli Özal döneminde, “Çankaya’nın şişmanı, işçi düşmanı” diye Ankara’ya yürüyen işçilerin yarattığı gerginliği düşününüz. Üstelik, prodüktivitesi ve rantabilitesi kalmamış bu işletmelere alıcı da çıkmaz. Her yıl yüz milyonlarca dolarlar, bu işletmelerin zararını kapatmaya harcanıyor. Devletin elindeki kömür yatakları bir süreç içinde tümüyle özel sektöre bırakılmalı. Beş yıl önceki bir sohbetimizde değerli işadamı İshak Alaton, “Zonguldak ekonomik olarak akıl dışı” diyor ve açıklıyordu, “7 yatırıp 2 alıyorsunuz, adamları çalıştırmadan verin 2’yi 5 kazanırsınız”. Daima gerçekçiliği ön planda olan Alaton, bu gerçekçi tespitinden haksız eleştirilere maruz kaldı, “Zonguldak’ı kapattırmak istiyor” diye. Oysa, o röportajımızda, “Kapatmak istemiyorsanız, verin özel sektöre” demişti. O gün almak isteyen özel sektör de yoktu.
Geçen yıl başarılı işadamımız Turgay Ciner, bir söyleşimizde, “Bir milyar tonluk rezerv kapatılır mı, Türkiye 60 milyar dolarlık rezervi kapatacak kadar zengin bir ülke mi?” diye soruyor, madenciliği dudak bükerek dışlamaya kimsenin hakkı olmadığını söylüyor, “Çayırhan’da Türk madenciliğine yaptığımız örnek hareketler gibi, Çatalağzı Santralı’nda, Zonguldak’ta da önemli işler yapacağımız kanaatindeyim” diyordu. İşte, özel sektörden beklenen ve “İmkân verin Zonguldak’ın yazgısını değiştireyim” diyen bir ses, bir umut ışığı çıkıyordu, Türkiye’nin çıkarı için bir çıkıştı bu. Röportajımızda Ciner, “TTK pahalı mal ediyor diye, Ahmet veya George da pahalı mal edecek diye bir kural yok ki” diyerek, yerli ve yabancı özel sektöre sahanın açılmasını istemişti. Zonguldak yöresindeki taşkömürü alanları da, onlarca linyit alanları da yerli, yabancı özel sektöre açılarak, prodüktif ve rantabl işletmeciliğe kavuşturulmalı.
Çayırhan’da, geçmişte devletin 15 cent/kWh’a ürettiği elektriği, Ciner’in Park Grubu 2.7 cent/kWh’a, beşte birinden ucuza üretiyor. Üstelik yeraltı madenciliği ile kömür çıkarılıyor ve bugün Avrupa’nın örnek işletmesi. Çatalağzı santralının işletme hakkını alsaydı, belki aynı duruma getirecekti! Linyitlerden 2.3-2.5 cent/kWh’lere elektrik üretilebileceği görülüyor. Durum böyle iken, özel sektör niçin doğalgaz santrallarına gidiyor? Yanıtı basit, kömür yatakları devletin elinde. Taşkömüründe özel sektör yok. 1978’de 2172 sayılı yasa ile linyitlere el konulmuş, 1983’de 2840 sayılı yasa ile bazı linyit alanları iade edilmiş, ama linyitlerin yüzde 75’i devletin, yüzde 25’i özel sektörün ruhsatı altında. 8 milyar tonluk linyit rezervinin sadece 1,7 milyar tonu santrallara ayrılmış ve 6400 MW linyit kurulu gücümüz var. Oysa, âtıl sahalarla 10 bin MW’a çıkarılabilir. Bunun 3 katı ithal kömür santralı planlandığını söyleyelim.
Yap-işlet-devret modeli ile yapılması için girişilen 300 MW’lık Adana Tufanbeyli, 150 MW’lık Bolu Göynük ve 500 MW’lık Konya Ilgın linyit projeleri sorumsuzca çöpe atıldı. Sonuncusunun temeli de atılmıştı, şimdi uluslararası tahkimde. Bugün Yüce Divan’a götürülmek istenen geçen dönemde, Devlet Bakanlığı ile Enerji Bakanlığı’nın, TTK ile TEAŞ’ın, 2000 yılı yatırım programı için mutabakat sağladıkları 150 MW’lık Armutçuk, 600 MW’lık ek Çatalağzı ve 600 MW’lık Amasra taşkömürü projeleri de ister arşive deyin, ister çöpe deyin, kenara atılmış durumda. Artık, serbest piyasaya geçtiğimiz dönemde devletin 1 MW’lık santral yapması bile doğru değil, veriniz kömür alanlarını özel sektör yapsın! Jest politikasını seven Bakanımız Dr. Güler’e bu yakışır.
Başarılı işadamımız Turgay Ciner’in iki projesine değinmek ve kutlamak istiyorum. Ciner’in Park Grubu, devlet vermese de, inanarak kömür santralı kuruyor. Adana Tufanbeyli’de, Park Grubu’nun geliştirdiği yeni kömür sahası var. Geçmişte, Koç Grubu’nun yap-işlet-devret modeliyle santral kurmaya kalkıştığı TKİ sahasının dışında, 2x160 MW’lık, yani 320 MW’lık kömür santralı kurulması için lisans alınmış ve çalışmalara başlanmış durumda. Diğeri ise Silopi’deki asfaltit yatakları üzerine kurulacak santral. Asfaltit, petrolün başkalaşımıyla oluşmuş, kömür gibi katı yakıt, taşkömürü gibi yüksek ısıl değerli, içinde nadir mineraller var. Park Grubu, Silopi asfaltitlerini TKİ’den redevans ile kiralamış bulunuyor. Lisans başvurusu yapılmış olan Silopi Santralı 110 MW olacak. İşte bu ülkeye hizmettir, kömürleri devlet elinde âtıl bekletmek için aynı şeyi söyleyemeyiz.