6 Aralık 2001

 

 

Yoksa, Türkiye Doğal Gaza Doyuyor mu?

 

Prof. Dr. Mustafa Özcan ÜLTANIR

 

2001 yılı Türkiye’nin ekonomik krizle duralayıp geriye gittiği, enerji talebi ve tüketiminin azaldığı yıl oldu. Yıl içinde doğal gazda olduğu gibi, enerji fiyatlarının artması talebi küçülttü. Bu yıl Türkiye, gelen doğal gazı tüketemedi, yeraltı depoları olmadığından, atıl duran İran-Türkiye hattı ile Mavi Akım’a ait Ankara-Samsun hattını gaz doldurarak fazla gazı depolamaya çalıştı. Gübre sektörüne verilen gaz artırıldı. Böylece çekilemeyecek gaz için “al ya da öde” kuralına göre cezadan kurtulmaya çalışıldı. Amaç, Temmuz ayından bu yana 68 milyon dolar ifade olunan cezanın azaltılması, yıl sonuna kadar sıfırlanması.

 

BOTAŞ’ın gaz arz-talep tablosu, Aralık 2001’deki içeriği ile 2002 yılını da sorunlu gösteriyor. 2002 yılında Türkiye’nin sözleşmeli talebi 20 milyar 721 milyon metre küp. Tahmin edilen ek miktarlar ve doğal gaz sektörünün iç tüketimi ile birlikte toplam talep 21 milyar 105 milyon metre küp oluyor. Alınacak gaz miktarına gelince; Rusya Federasyonu’ndan 6, Turusgaz’dan 8, biterse Mavi Akım’dan 4 ve İran’dan 4 milyar metre küp gazın 2002 yılında gelmesi anlaşmaya bağlanmış. Ayrıca LNG (sıvılaştırılmış) olarak Cezayir’den 4 milyar, Nijerya’dan da bir milyar 200 milyon metre küp gaz gelecek. Böylece, toplam anlaşmalı arz 26 milyar 966 milyon metre küp ediyor. 2002 yılında 5 milyar 861 milyon metre küp doğal gaz fazlalığı var. Dolduracak borumuz kalmadığına, yeraltı depomuz olmadığına göre fazla gazı nereye koyacağız, ne yapacağız?

 

2003 yılında bu gelişme tersine dönüyor, toplam talep ile anlaşmalı arz arasında bir milyar 755 milyon metre küp açık görünüyor. 2004 yılında açık 4 milyar 842 milyon metreküpe çıkıyor. 2005 yılında ise fazlalık var, bu fazlalık bir milyar 538 milyon metre küp. 2005 yılında Türkiye’nin yeraltı deposunun kullanıma hazır hale geleceği söyleniyor. Ancak, 2005 yılında yeni bir arz kaynağı olan Azerbaycan gazı geliyor. Belirsizliğini koruyan Türkmenistan gazı, Afganistan’ın temizlenmesinden sonra Türkiye yerine Pakistan ve Hindistan’a gidebilecek, ama BOTAŞ arz-talep tablosunda 2005 yılında gelecek yeni kaynak olarak görünüyor. Herhalde, bu gelecekleri hep depolayacak değiliz.

 

Kısacası, sorun sadece depo ile çözülebilecek boyutta değil. 2006-2011 yılları arasında, her yıl 5 ile 11 milyar metre küp arasında değişen fazlalıklar bekleniyor. Talep, ancak 2012 yılında 59 milyar 988 milyon metre küp ile 58 milyar 638 milyon metre küplük anlaşmalı arzın üstüne çıkıyor. Bunun nedeni de Rusya Federasyonu ile yapılan anlaşmanın 2012 yılında sona ermesi. Cezayir anlaşması da 2015 yılında bitiyor. Anlaşmalar yenilenebilir, Irak ve Mısır gaz alımları başlayabilir. Ancak, bu yıl yürürlüğe giren 4646 sayılı Doğal Gaz Piyasası Kanunu’na göre BOTAŞ’ın gaz piyasasındaki payı, 2009 yılına kadar yıllık gaz tüketiminin yüzde 20’sine indirilmek zorunda. Başka şirketler piyasaya girecek, ama BOTAŞ’ın devletlerarası imzalanan ve al ya da öde hükmü içeren anlaşmalarının nasıl devredileceği ayrı bir sorun.

 

Bir ekonomik yatırım olarak düşünüldüğünde, yapılmış ve yapılacak boru hatları boş bırakılamaz. Bunlardan az ya da çok gaz gelmeye devam edecek. Türkiye gaz fazlalığı sorununu, enerji terminali Türkiye projesi içinde kısa, orta ve uzun vadeli önlemler ile çözmek zorunda. Çözüm için fiyatların düşük tutularak iç piyasada talebin artırılması, “al ya da öde” hükmü içeren gaz anlaşmalarının karşılıklı görüşmelerle revize edilmesi, Türkiye’den Avrupa’ya gaz satışının gerçekleştirilmesi alternatifleri var. Bu alternatiflerin birlikte ele alınması ve optimal bir denge içerisinde değerlendirilmeleri gerekiyor.

 

Her ne kadar BOTAŞ’ın tablolarında sözleşmeli talep diye, gerçekleşecek tüketim beklenmekte ise de, doğal gaz fiyat esnekliği olmayan bir mal değil. Fiyatı artıkça reel talep düşüyor. Şimdi doğal gaza bir de ATV (Akaryakıt Tüketim Vergisi) eklenmesi, buna karşın KDV’sinin düşürülmemesi, BOTAŞ’ın açıklarını kapatma ve zararını telâfi etme arzusu, belediyelerin tatlı kâr peşinde koşması fiyatı yüksek tutacak, doğal gaz tüketimi de sözleşmeli talebin altında kalabilecek. Bütün bunlar tersine çevrilmeli. Doğal gaz fiyatları düşük tutulmalı. Her şeyden önce elektrik üretimine ucuz gaz verilmeli. Ayrıca, 52 kente gidecek doğal gaz şebekesi hızla tamamlanmalı. Avrupa’ya gaz satışı için BOTAŞ elini çabuk tutmalı. Avrupa piyasasında öyle sanıldığı kadar açık yok ve pazar bulmak zor. Olağanüstü koşullar gerekçe gösterilerek, anlaşmalarda revizyona gidilmesi de ne sonuç getirecek belli değil.

 

Temmuz’da göreve başlayan Genel Müdür Gökhan Bildacı Başkanlığı’ndaki BOTAŞ’ın yeni yönetimi, sorunun bilinci ve yapılması gerekenlerin arayışı içinde. Şeffaflıkla verileri ortaya koyup kucaklarında buldukları bu sorunun çözümü için çalışıyorlar. Ancak, sorunun çözümü tek başına BOTAŞ’ı, hatta bağlı olduğu Enerji Bakanlığı’nı aşıyor. Hazine, Maliye, Dış Ticaret, Dışişleri ile tüm hükümeti ilgilendiren boyutu var. Acaba, gereken adımlar atılabilecek mi?

 

Kasim 29 2016 Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Haklı İstemi

Kategoriler

DUYURULAR