18 Mart 2004

 

 

Karadeniz’de 50 milyar dolarlık petrol mü var?

 

Prof. Dr. Mustafa Özcan ÜLTANIR

 

Eğer petrol ve enerji konularıyla ilgili bir kişi iseniz, “Karadeniz’de petrol bulundu da, buna göre değeri de biçildi mi?” diye şaşırıp kalabilirsiniz! Yok öyle bir şey. Şaşırtıcı olan, henüz bulgu yokken bu tür söylentilerin çıkması! İşin ilginç yanı, söylentilerin kaynağının TPAO Genel Müdürü olması. Bakın, Shell ve ElPaso gibi petrol devlerinin rezerv üzerindeki açıklamaları, Amerika’da, petrol piyasalarında, borsalarda çalkantılara sebep oldu. Ayrıntılarını, bu hafta yayınlanan Dünya ENERJİ dergimizin Mart sayısından okuyabilirsiniz. Rezerv tartışması, Shell Başkanı ve İkinci Başkanı’nın istifası ile sonuçlandı. Petrol şirketi yöneticilerinin en son konuşacağı konu rezerv konusudur.

 

Şimdi Karadeniz’deki petrol öyküsüne gelelim. Karadeniz’in Hazar gibi olabileceği söylentileri bugüne ait değil. Ancak, bunu yeni duyanlar olabilir. Jeolojik yapı uygun görünüyor. Bugün Karadeniz’de çevre ülkelerce yedi yerde arama çalışmaları yapılıyor. Biri de Doğu Karadeniz’de BP ve TPAO’nun ortaklaşa yürüttüğü çalışma, BP Exploration Turkey B.V. ile TPAO’nun 20 Aralık 2001’de imzaladıkları “Temlik Anlaşması”na dayanıyor. Petrol Arama Lisansı 2002’de alınınca, aynı yıl 8500 km iki boyutlu sismik yapılıp değerlendirildi. Sonuçlar umut verici olunca, 2003 yılında 1200 km karelik alanda, bu kez üç boyutlu sismik yapıldı ve bunun değerlendirmesinin yanısıra, arama kuyusu planlamasına da girişildi. Halen üç boyutlu sismik değerlendirmesi sürüyor. Lokasyonlar saptanacak, koordinatlar belirlenecek ve kısmet olursa, Aralık ayının sonuna doğru ilk arama sondajına başlanacak.

 

Ancak, spekülatif haberlerle, Karadeniz’deki petrol varlığı basına taşındı. 5 Aralık 2003’de Akşam gazetesinde, “Karadeniz müjdesi, Genel Müdür Saim Dinç, TPAO’nun umut projelerini açıkladı: Hedef, Doğu Karadeniz’de günlük 150 bin varil petrol çıkarmak. Karadeniz ikinci Hazar olacak” haberi yer aldı. TPAO’nun üretiminin 5 katı bir üretim söyleniyordu! Spekülatif haberlerin ve yanlış anlaşılmaların önlenmesi için, 20 Ocak 2004’de Ankara Sheraton’da basın toplantısı yapıldı. Enerji Bakanı Dr. M. Hilmi Güler, BP ve TPAO yetkileri basının karşısına geçtiler. Bakan Dr. Güler, “Petrol ve doğalgaz aramaları define aramaları gibidir” derken çok temkinliydi. Basın mensuplarının ısrarlı sorularına karşın, rezerv ve üretime ilişkin sayısal tahminden kaçınılmıştı. O toplantıda, 1000-1400 m su derinliğinde, deniz tabanından 3000-3500 m derine inecek sondajdan, 100 milyon dolar harcama yapılacağından söz edilmişti.

 

Şimdi 14 Şubat 2004’de, Cumhuriyet gazetesindeki habere bakalım: TPAO Genel Müdürü Dinç, basın toplantısından bir gün sonra, TBMM KİT Komisyonu’ndaki konuşmasında, “Karadeniz’de buldukları petrol rezervinin iki milyar varil olduğunu, günde 300 bin varil üretim yapılabileceğini” söylemiş. Akşam’dan Cumhuriyet’e üretim hedefi iki kata çıkmıştı. Türkiye tüketiminin yarısını aşkın! TBMM Komisyonu’ndan haber sızmazmış gibi, Sayın Dinç eklemiş: “Hazar Denizi’nden aynen Doğu Karadeniz’e, Orta Karadeniz’e kadar devam ettiği çok net şekilde gözüküyor. Bu senenin Aralık ayında sondajı var. 2005’in Ocak, Şubat, Mart ayları petrol keşfiyle sonuçlanırsa, Karadeniz başka bir Hazar Denizi olacaktır. İnanınız, o detayları görseniz, birkaç saat tartışabilsek, birkaç gün uyuyamazsınız. Son derece heyecan verici”.

 

Kendini haberin heyecanına kaptıran gazeteci de, “Petrolün dünya piyasalarındaki varil fiyatı 23-25 dolar arasında değişiyor. Dinç’in belirttiği 2 milyar varillik bir rezerv miktarına göre, bulunan rezervin toplam değeri 50 milyar dolar ediyor” diye yorumlamış. Spekülatif habere spekülatif yorum. Bilimsel gerçekle ilgisi yok. Rezervuardaki petrol ile üretilebilir petrol aynı değil ki! Bakanlığın 1977’de yayınlanan uzun vadeli projesi daha heyecan vericiydi. 10,4 milyar ton (yaklaşık 70 milyar varil) petrol rezervinden söz ediyordu, ama sonuç ortada, 39 milyon ton ya da 270 milyon varillik üretim rezervi.

 

Petrolcülükte bir söz vardır: “Petrol matkabın ucundadır”. Yani, ofis çalışmaları ne kadar başarılı olursa olsun, matkabı salarak delip bulmadıkça, petrol var diyemezsiniz. Matkabın ucundaki her petrol de çıkarılabilecek demek değildir. Keşfedilse de mevcut koşullarda ekonomik olmadığı öngörülen kaynaklar, koşullu rezervlerdir. Rezerv daima tahmini bir değerdir ve çeşitleri vardır. Güvenirlik derecesine göre ispatlanmış, mümkün, muhtemel diye ayrılır. İspatlanmış rezervin bile tamamı üretilemez! Çıkarılmamış petrolün de ekonomik değeri olmaz! Karadeniz’de petrol oluşumu ihtimali yok değil, ama ekonomik üretime elverişli bir kaynak bulunabilecek mi? Ekonomikliğin altını çizelim. Ekonomiklik, devletçi kapalı ekonomi için başka, global piyasa ekonomisi için başka, Türkiye için başka, BP için başkadır. Ne diyelim, umarız hayaller gerçek olur! Hadi bakalım, salınacak matkaba rast gele...

 

Kategoriler

DUYURULAR