20 Mayıs 2014

 

 

Doğalgazda devletçilik mi?

 

Prof. Dr. Mustafa Özcan ÜLTANIR

 

AK Parti’nin dışı başka, içi başka diyenler haklı mı çıkacak? Temenni etmiyoruz, ama göstergeler de yok değil. Bunlardan biri de doğalgaz politikası. Bugün BOTAŞ’ı korumak adına, doğalgazda devletçi politika gündeme geliverdi. Bu politika AB direktiflerine, IMF ve Dünya Bankası isteğine, Doğalgaz Piyasası Kanunu’na, AK Parti’nin Kalkınma ve Demokratikleşme Programı’na, hükümetlerinin program ve ilkelerine de karşı. Dostumuz Enerji Bakanı Dr. Güler’in bu ilkelere uymama gibi bir ayrıcalığı olabilir mi? Sanmıyoruz, bunu kendisi de kabul etmez, ama bürokratların oluşturduğu yanlış politikayı fark edemedi mi? Böyle olsa bile, Başbakan Erdoğan bu yanlışa dur demeyecek mi?

 

Konuya önceki hafta, “koparılan vaveyla ve doğalgaz” diye değinmiştik. Sorun, 4646 sayılı Doğalgaz Piyasası Kanunu’nun Geçici 2’nci maddesinin uygulanmamasından, yani BOTAŞ’ın gaz kontratlarının özel sektöre devredilmek istenmemesinden kaynaklanıyor. Enerji Bakanlığı Müsteşarı dostum Doç. Dr. Demirbilek ile de bir konuşmamız oldu. Sol eğilimi olmayan, serbest piyasacı dostum, gelin görün ne dedi? “Kontrat devirleri yapılmayacak. BOTAŞ ikiye bölünmeyecek. Bu yasayı biz çıkarmadık. Avrupa’da liberalleşmeyi tam yapmadılar. BOTAŞ, İtalyan ENI gibi kalacak.” Hemen belirtelim, İtalyan ENI şirketi, BOTAŞ gibi devlet şirketi değil, ENI’de devletin hissesi sadece yüzde 30. Avrupa’da gaz piyasası kademeli olarak liberalleşiyor. Bizim yasamız da 2009’da BOTAŞ’ın piyasa payının yüzde 20’ye düşmesini öngörüyor.

 

Sayın Demirbilek, Doğalgaz Piyasası Kanunu’nun Geçici 2’nci maddesini değiştirmek için hazırladıkları kanun teklifini Şubat ayında Başbakanlığa gönderdiklerini söyledi. Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı Taslağı, Başbakanlığın resmi mührü ile işleme sokulmuş bulunuyor. 4’üncü maddesinde 4646 sayılı Kanun için getirilen değişiklikle, önce BOTAŞ için piyasadaki yüzde 20 pay sınırlaması kaldırılıyor, Geçici 2’nci maddesinden kontrat devirleri çıkarılıyor. BOTAŞ dışındaki tüzel kişilere Bakanlık, DPT, Hazine ve EPDK tarafından belirlenecek usul ve esaslara göre sözde ithal müsaadesi getiriyor, ama işlemesi zor. Ayrıca, BOTAŞ’ın faaliyetlerine ilişkin muhasebe ayrışımı öngörüyor, aslında o eskiden vardı. Doğalgaz piyasasına ilişkin niyet gerekçede açıklanmış.

 

Gerekçe şöyle başlıyor: “Ülkemizin doğu ile batı arasında enerji koridoru olabilmesi açısından BOTAŞ büyüklüğünde bir kuruluşun, enerji kaynakları sahibi doğu ülkeleri ve tüketici batı ülkeleri ile uzun dönem anlaşmalar yapması ve yükümlülükler altına girmesi söz konusudur. Ayrıca, gelişmiş batı ülkelerinde ulusal gaz şirketlerinin kaynak ülke şirketleri (GAZPROM gibi) ile yapmış oldukları kontratların parçalanması geçmiş yıllarda söz konusu olmasına rağmen, geçen zamanda gaz sektörünün özelliğinden kaynaklanan (rezervuar geliştirme, üretim, iletim yatırımları) nedenlerle finansal yönden güçlü şirketlerin gerekliliği ortaya çıktığından, bu şirketlerin kontratlarının devredilmesi yerine zaman içinde oluşacak talep artışlarına cevap vermelerinin engellenmesi ve böylece özel sektörün artan talebe cevap vermek üzere sektörde ithalatçı olarak gelişmesi öngörülmektedir.” Türkiye’nin enerji koridoru olabilmesi BOTAŞ’a bağlı değil, rekabet ortamı ile güçlü özel sektör şirketlerinin katkısı çok daha fazla olur.

 

Gerekçe devam ediyor. Yapılmak istenene bakın: “Bu madde değişikliği ile ülkemizde de gelişmiş batı ülkelerinde uygulanan politikalarla paralellik sağlanmaya çalışılmakta ve BOTAŞ dışındaki doğalgaz ithalatçılarının pazar payı yüzde 20 ile sınırlandırılarak, ithalatın kontrollü serbest bırakılması sonucu, zaman içinde özel sektör ithalatçılarının oluşturulması ve bu çerçevede rekabet geliştirilirken, BOTAŞ’ın hesap ayrıştırması yoluyla tüketici lehine kontrol edilmesi imkânı getirilmektedir.” Böyle paylaşım olamaz. 4646 sayılı Kanun’un öngördüğü gibi, piyasada özel sektör ithalatçılarının payı yüzde 80 olmalı, BOTAŞ’ın payı yüzde 20’ye düşürülmeli!

 

AK Parti kendi programında, “Tüm kurum ve kurallarıyla işleyen piyasa ekonomisinden yanadır. Devletin ilke olarak her türlü ekonomik faaliyetin dışında olması gerektiğini benimser” demiyor mu? Hükümet Programı, “Siyasi varoluş sebeplerinden birini, rekabetçi piyasa yapısı oluşturmak, demokratik piyasa toplumu ve ekonomisi ortamını ön planda tutmak” diye saymıyor mu? Yoksa, AK Parti, CHP’nin devletçilik okuna göz dikti de haberimiz mi yok? O ok çağdışı, ama yarar görebileceği başka okları da yok değil hani...

 

Kategoriler

DUYURULAR