3 Haziran 2004

 

 

BOTAŞ’ın BTC gerekçesi mi?...

 

Prof. Dr. Mustafa Özcan ÜLTANIR

 

BOTAŞ’ın doğalgaz kontratlarını ısrarla devretmemesi konusunu, biz de ısrarla işliyoruz. Olay ne sadece kontrat devri yapılmayışı ne de bir kanunun bir geçici maddesinin uygulanmayışı değildir. Kanuna uymayan BOTAŞ’a EPDK’nın en ağır cezayı vermesiyle kapanacak bir olay da değildir. Yapılmak istenen kanun değişikliği ile örtbas edilebilecek bir olay ise hiç değildir. BOTAŞ’ı gaza boğan olayda EPDK’nın karşısındaki aktör de BOTAŞ değildir. BOTAŞ’a kontrat devirleri ihalesini yaptırmayarak EPDK karşısına geçen Bakanlık, aslında enerji piyasasının serbestleşmesi ve özelleşmesine cephe açtı. Enerji Bakanı Dr. Güler’in Pazar sabahı ATV’de kontrat devri yapılmayacağını tekrarlaması elem vericiydi. Dr. Güler, BOTAŞ’ı halka açmak istediklerini söyledi, oysa halka açmakla, serbestleştirme, özelleştirme, liberalleşme aynı şey değil ki! İthalatı da zorlaştırıyorlar, ama sözde serbest bırakmak oluyor.

 

Doğalgaz Piyasası Kanunu’nda değişiklik yapılmak için hazırlanan madde gerekçeleri ile Bakan dahil, değişiklik yanlısı yetkili bürokratların söyledikleri örtüşmüyor. Bakan Dr. Güler ATV’de, karşı ülke şirketlerinin devri kabul etmediklerini tekrarladı, fakat gerekçede bu ifade yok. Öyle bir şey olsa bile, onun çözümü var, İlk teklif hakkı satıcıya sunulabilir. Bakan, Rus şirketinin piyasaya girme eğilimi olduğunu sakıncalı dercesine ima ederken, sanki devrin yapılmaması için örtülü bir gerekçe gösteriyordu. Doğalgazda milliyetçilik mi? Gaz moleküllerinin üzerinde bayrak yok ki! TÜPRAŞ’a Rusların girmesine ses çıkarılmazken, doğalgazda bu tutum niye? Bir iş yapılmak istenmiyorsa, bin türlü bahane bulunabilir. Kontrat devirlerinin yapılmak istenmeyişinin ana nedeni, gerekçedeki ifadesi ile “güçlü şirket gerekliliğinin ortaya çıkması”. Bizce güçlü sanılan devlet şirketleri, içerdeki korumayla güçlü görünürler, ama global ticaret dünyasında en güçsüz şirketlerdir.

 

Bakın, Bakanlığın üst düzey bir bürokratı ne diyor? “BOTAŞ’ı yok etmek istemiyoruz. Özellikle önümüzde çok büyük projeler var. Bakü-Ceyhan (BTC) boru hattı, yurt içinde yeni 4500 km boru hattı yapımı, yeni dağıtım şebekeleri gibi”. Bu mantık, güçlü bir BOTAŞ’ın gerekçesi olamaz. Çünkü gerçekler farklı. Her şeyden önce BTC boru hattının Türkiye kesiminin parası BOTAŞ tarafından değil, BTC şirketi tarafından veriliyor. BOTAŞ bu projeyi gerçekleştirerek 200 milyon dolar kâr edebilecekken, bugünkü yönetimin projeyi zarara soktuğu iddiaları var. Nedeni de projenin gecikmesi. Şu anda 6-7 ay gecikme söz konusu. Bunu Başbakan Erdoğan da biliyor ki, ilk Azerbaycan ziyaretinde “projeyi öne çekelim” derken, zaten mümkün değildi, ama son İngiltere ziyaretinde “zamanında bitirilsin” dedi. Gecikme altı ay desek, 180 gün eder, günde 500 bin dolardan 90 milyon dolar gecikme cezası BOTAŞ tarafından ödenebilir. Müteahhitlere yapılacak fazla ödemeler de cabası.

 

BOTAŞ 2002 yılını yüzde 830 kâr artışıyla kapatmıştı. Bugünkü yönetim BOTAŞ’ı, banka hesaplarında yaklaşık 600 trilyon TL yani 400 milyon dolarla teslim aldı. BOTAŞ’ın önünde dört büyük yatırım var. Şah Deniz boru hattı, Yunanistan boru hattı, Doğu Karadeniz iletim hattı ve Tuz Gölü yeraltı deposu. Marmara Denizi’ndeki depo BOTAŞ’a değil, TPAO’ya ait. Kaldı ki yeraltı depolama da kanunla özel sektöre bırakılmış durumda. İşte bir öneri, Azerbaycan kontratını devredin, alan Şah Deniz boru hattını seve seve yapacaktır. Yunanistan boru hattını da ihracatçılar yapar.  BOTAŞ’ın yapmak istediği yurtiçi dağıtım hatları yatırımları da özelleşme ve liberalleşme adına EPDK tarafından durduruldu, özel sektöre peyderpey ihale ediliyor. Bakan ise ATV’de, “Kurul’un ihale yapması da doğru değil. Bunun mutlaka bir şekilde düzelmesi lazım” diyor. Yani, onu da BOTAŞ yapsın demeye getiriyor.

 

Geçen haftaki yazım üzerine eski Enerji Bakanları’ndan Şinasi Altıner bir mail göndermiş, şöyle diyor: “Yazınızı okudum aynen katılıyorum. Ben eskiden beri kendi partim içinde de bulunduğum zamanlarda özelleştirme ve rekabet konusunda acımasız denecek kadar taraftardım. T.C.’deki istisnasız tüm hükümetler, özelleştirilince kendilerinin otoritesinin kaybolacağını düşünüyorlar, böylece de memur tayinlerini yapamayacaklarını düşünüyorlar. Çünkü, onlara göre en büyük icraat ve otorite göstergesi, memur tayini ve bürokrasi ile oynamak, o zaman kendilerini mutlu hissediyorlar. Bu ülkede, IMF ve AB baskısı olmadan bu tip icraatlar ve yapısal reformlar yapılamaz “. Ne dersiniz, gizlenen gerekçe dostum Altıner’in dediği mi? Ancak, burada yapılmak istenen IMF, Dünya Bankası isteklerine ve AB direktiflerine karşı reform. Top kale direğinden mutlaka dönecek de AK’ça bir sorumuz var: BTC hattı Lot A’da, acaba ihalesiz iş verme görüşmelerinin yapıldığı söylentisi doğru mu?...

 

Kategoriler

DUYURULAR