1 Temmuz 2004

 

 

Antireform yasası

 

Prof. Dr. Mustafa Özcan ÜLTANIR

 

Geçen hafta Çarşamba günü, yani 23 Haziran 2004 tarihinde, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan imzası ile TBMM Başkanlığına gönderilen, “Elektrik Piyasası Kanunu, Doğalgaz Piyasası Kanunu ve Petrol Piyasası Kanununda Değişiklik Yapılması hakkındaki Kanun Tasarısı”; Türkiye’nin çıkarı ve Türk ekonomisinin gelişmesi için TBMM’de 20 Şubat 2001’de kabul edilen Elektrik Piyasası Kanunu ve 18 Nisan 2001’de kabul edilen Doğalgaz Piyasası Kanunu ile başlatılan, enerji piyasalarının serbestleştirilerek liberalleştirilmesi reformlarını durdurmak, en azından uzun süreye yayarak yavaşlatmak, tekrar devletçiliğe kapı açmak için atılan yanlış adımdır. Enerji piyasalarının liberalleştirilmesi Dünya Bankası, IMF ve AB taahhütleri içinde de yer alan globalleşen dünya ekonomisinin gereğidir. Artık, göstermelik serbest piyasa şalı altında devletçilik hüllesi kabul edilemez.

 

Ben haberi aynı gün saat 16.30’da konuşmacı olarak katıldığım TRT 1 Radyo’sunun ekonomi programında aldım ve hemen TRT mikrofonuna şunları söyledim: “Önce bu tasarının Meclis’e sunulmuş olmasını, bugünkü AK Parti iktidarı adına bir şansızlık olarak değerlendiriyorum. Kendisine reformcu diyen bir kabine, şu anda antireform yapmak durumunda kalıyor. Bunu da serbest piyasayı başaramadığı için yapıyor. Kendi politikasıyla, hükümet programıyla, parti politikasıyla ters bir şey. Sayın Başbakan Erdoğan oligarşik bürokrasiden şikâyet ediyor, ama maalesef Enerji Bakanlığı oligarşik bürokrasiye teslim olmuş ki, bu kanun tasarısı Meclis’e kadar gidiyor. Ben Dünya gazetesindeki köşe yazılarımda, Dünya ENERJİ dergisinde hep bu tasarının geri çekilmesini önermiştim. Bugünkü AK Parti iktidarının eğer dediklerini yapması söz konusu ise, hakikaten bu tasarının Meclis’ten geçmemesi gerekir”.

 

Serbest piyasayı tahrip edecek Truva atı gibi maddeler içeren bir tasarı var. Tasarı piyasada faaliyet gösterecek şirket yapısına sınır getirirken, özel sektör ve kamu sektörü için kamulaştırma işlemine ayrıcalık getirerek, kamunun kamulaştırma işlemlerini tamamen EPDK denetimi dışına çıkarıyor. Herhalde kamunun gelecekte kuracağı santrallar ve ihdas edeceği yeni dağıtım bölgeleri için kolaylık olsun diye. Tasarı ile EÜAŞ’ın pazarı büyütülüyor, yurt dışına elektrik ihraç etmesine izin veriliyor. Özel sektörün ihracı ve ithali ise siyasi tercih için olsa gerek, ağır bir bürokratik sürece sokuluyor. Çünkü, EÜAŞ’ın özelleştirilmesi, santrallarının satılması ya da işletme haklarının devredilmesi, gerçekte orta vadeye kadar hiç düşünülmüyor demektir.

 

Özel sektör için elektrik piyasası kapatılırcasına daraltılıyor! Tasarı, TETAŞ’ın özel sektör müşterisi olan serbest tüketicilere enerji satmasına imkân tanıyor. Ayrıca, özel sektör içinde de ayrımcılığa kapı açıyor. Artık, hiçbir elektrik santralı için kamu ile alım satım anlaşması yapılmayacakken, piyasa serbest kurallara göre işleyecekken, muğlak bir kavram olan toptan elektrik satış fiyatının yüzde 30 fazlasına kadar fiyat önermeleri kaydıyla, özelleştirilecek santrallar için TETAŞ’a sözleşme yapma yetkisi veriliyor. Satılacak bir-iki santral varsa, acaba müşterileri belli mi, ballı elektrik alım-satım anlaşması imkânı niye tanınmak isteniyor?

 

Doğalgaz piyasasına gelince, düşlenen güçlü BOTAŞ adına, özel sektöre göstermelik dağıtım piyasası bırakılıyor. Evet, görünüşte güçlü BOTAŞ olabilir, o güçlü BOTAŞ geçen hafta basında yer aldığı gibi bazılarına ihalesiz iş de verebilir, ama bugün dünün ihalesiz işlemleri için olduğu gibi, yarın da bugünün ihalesiz işlemleri için Yüce Divan tartışmaları yaşanır. BOTAŞ güçlü olsa, güçlü kalsa da, serbestleşmediği sürece Türkiye doğalgaz piyasası güçlü olamaz!  Tasarı BOTAŞ’ı özel sektör için getirilen tüm sınırlamalardan muaf tutmakla kalmıyor, 2009 yılına kadar gaz tedarikinin yüzde 80’i özel sektör, yüzde 20’si BOTAŞ’ta kalacakken, şimdi özel sektöre tanınan pay yüzde 25’e düşürülüp BOTAŞ’ın payı yüzde 75’e çıkarılmak isteniyor. Türkiye’ye doğalgazda liberalleşme öneren Dünya Bankası’na karşı inat olsun diye mi?

 

Diyelim ki, AK Parti iktidarı, önceki 57’nci hükümetin elektrik ve doğalgaz piyasalarına ilişkin yasalarını “ben çıkarmadım ya” diyerek uygulamıyor ve ters yüz ediyor, buna demokratik hakkı yok da her neyse. Peki, kendinin altı ay önce çıkardığı Petrol Piyasası Kanunu’ndaki değişiklik niye? Petrol boru hatlarında EPDK yetkisini silmek için mi? Şu çelişkiye açıklık getirilmeli: AK Parti serbest piyasadan yana mı? Programına göre öyle. Başbakan Erdoğan da öyle söylüyor. Peki, ya Enerji Bakanlığı devletçi mi? Liberal iktidarın devletçi bakanlığı olabilir mi? Başbakan Erdoğan bir açıklama yapsa da öğrensek!...

 

Kategoriler

DUYURULAR