29 Temmuz 2004

 

 

“Nükleer” Rüşvet Değil, İhtiyaç!

 

 

Prof. Dr. Mustafa Özcan ÜLTANIR

 

4 yıl önceye, 25 Temmuz 2000’e dönelim: Başbakan Ecevit, Bakanlar Kurulu’nun ardından, pek de içine sindiremediği nükleer santral ihalesinin iptal edildiğini, 45 yıllık devlet politikasının ve 8 yıllık emeğin boşa gittiğini açıklarken, dürüst kişiliğiyle doğruyu söylemekten geri kalmıyor; “Nükleer enerji santralları yapımından vazgeçmemiz doğru olmaz; fakat bunu bir süre ertelememiz; ve yeni nesil nükleer santral teknolojisinin devreye girmesine fırsat tanımamız uygun olur” diyor ve ekliyordu; “Akkuyu ile ilgili ihalenin iptalinin nükleer enerjiden vazgeçmek anlamına gelmediği, ekonomik istikrar programımızın hedeflerine ulaşması ile birlikte, nükleer santral konusunun yeniden gündeme geleceği de Bakanlar Kurulu toplantısında özellikle vurgulanmıştır”. Nükleer projeyi dört yıl önce koyduğumuz raftan indirmenin zamanı geldi.

 

Yeni nesil nükleer santrallar devreye girdi bile. Son 4 yılda Amerika’da kapasite kullanımları artırılarak yenilenen, Japonya’da ve çeşitli ülkelerde yenileri inşa edilen nükleer santrallar bir yana, Avrupa’da Finlandiya, yeni nükleer santral kurmak için parlamentosunda karar aldı. Finlandiya Başbakanı, Avrupa’yı fosil çöplüğü olarak görmek istemediklerini söylerken çok haklıydı. İklim değişikliğine karşı imzaladığımız Kyoto protokolü uyarınca, karbon emisyonlarını azaltmak için tek çözüm nükleer santrallar. Bugün Avrupa’da Fransız Areva ve Alman Siemens’in ortaklığı ile oluşturulan Framatome ANP tarafından geliştirilen EPR tipi basınçlı su soğutmalı reaktörlerin başındaki “E” harfi “European, yani Avrupalı” kelimesinden geliyor. Ruslar buna benzer, Asyalı (Asian) adı ile APR reaktörlerini geliştirdiler. İşte yeni nesil ve “kor tutuculu” santrallar, güvenlik açısından erimenin önlendiği santrallar artık var.

 

Türkiye bütün hidrolik potansiyelini ve kömür rezervini ortaya koysa bile, 2015 yılındaki elektrik talebini karşılayamıyor. Rüzgâr ve güneşi kullanalım, nükleere gerek yok diyenlere ancak gülünür, çünkü el arabası ile kamyonun yapacağı işi yapmaya kalkışmaktan farkı yok. Başkanı olduğum Rüzgâr Enerji Santralları Sanayi İşadamları Derneği (RESSİAD) Yönetim Kurulu bile, enerji sorununun köklü çözümü için nükleere gerek olduğunda hemfikir. Biz hiçbir zaman, nükleerin alternatifi rüzgârdır fanatikliği yapmadık, her ikisinin de yerleri başka, birbirini ikame edecek santrallar değil. Türkiye, diğer Avrupa ülkeleri gibi enerjiye doymuş değil, onların ortalamasının yarısı düzeyinde bile değiliz. Daha çok santral kuracağız. Barajlar Kralı Demirel’in ifadesi ile hidrolikten kaymak projeler alınmış, kömürlerimiz kalitesiz ve yetersiz. Ne yapacağız öyleyse? Ya peş peşe doğalgaz, ithal kömür ya da nükleer santral. Çevre açısından en temizi en güveniliri ve de ekonomik üretim yapanı nükleer santral.

 

Nükleer santral Türkiye’nin mutlak ihtiyacı. AK Parti programında gerçekçi olarak, “Dışa bağımlı doğalgazın kullanıldığı enerji santrallerine alternatif ve ikame yatırım olarak, gerekli güvenlik ve çevre  koruma önlemleri alınmak suretiyle, nükleer enerji santralları kurulacaktır” denilmiş Şimdi, 2000 yılında rafa kaldırılan projeyi Başbakan Erdoğan ele alıyor, Fransa’da yeni nesil nükleer santralların geliştirildiğini bildiği için de Chirac ile görüşmesinde gündeme getiriyor, Areva’nın Başkanı ve CEO’su, nükleerin kraliçesi Lauvergeon ile de görüşüyor. Başbakan Erdoğan’ın ki elbette doğru bir davranış. Yanlış olan, bunun basınımıza “Nükleer rüşvet” diye yansıması.

 

Her konuda aşırı bilgiç, yani ansiklopedik habercilerimiz ve yazarlarımız var, ama enerji konuları uzmanlık ister, hele nükleer işi ansiklopedik yazarlara bırakılamayacak kadar ciddi bir iştir. Doğmamış çocuğa don biçiyorlar. Daha kesin strateji ortaya konulmadı. Enerji Bakanı Dr. Güler, 2-3 santral dedi diye, 5 milyardan 15 milyar dolar edermiş, alın size AB için 15 milyar dolarlık rüşvet! Gerçekle ilgisi yok. Tipi, gücü belli olmayan santralın maliyeti hiç bilinmez. 2000 yılında bile, 1200-1400 MW’lık bir santral için teklifler, 2.39 ile 3,1 milyar dolar arasında idi. Kaldı ki ondan sonra nükleer santrallarda yüzde 30 kadar ucuzluk sağlandı. DÜNYA Enerji dergimizin 15 Temmuz tarihli 45’inci sayısında nükleer enerjiyi enine boyuna işledik. Nükleer enerji vazgeçemeyeceğimiz çözüm de, yeter ki ortaya doğru strateji konulsun...

Kategoriler

DUYURULAR