9 Eylül 2004
Prof. Dr. Mustafa Özcan ÜLTANIR
12 Ağustos’ta, “Enerji fiyatları uyarısı” başlıklı yazımızda, petrolün varil fiyatının 40 dolara oturduğunu, petrol ürünlerinden başka doğalgaz ve elektrik fiyatlarının artacağını, herkesin önünü görmesini önermiştik. Petrol fiyatları kararsızlığını sürdürüyor. 20 Ağustos’ta ABD’de 49,40 dolara çıktı, bir haftada 44 doların altına iniverdi. Yedi çeşit ham petrolün ortalamasıyla oluşturulan OPEC Referans Sepeti’nin fiyatı 43,16 dolara kadar çıkmıştı, 31 Ağustos’ta 38,15 dolara düştü, bir haftadır 39 küsur dolarlarda oynuyor. Petrol artık 1-2 aşağı yukarı 40 dolar civarında dalgalanıyor. Ama, petrol pahalı, Enerji Bakanlığı da iki yıldır gerçekçi olmayan ucuz enerji vaatleri yüzünden suskun. Enerji Bakanı Dr. Güler, bilimkurgu gibi sentetik petrol kavramını ortaya atıyor. Oysa, bugünkü koşullarda, sentetik petrolle talebin yüzde birkaçını bile karşılayamazsınız!
2000 yılında dünya petrol üretimi yüzde 4, tüketimi yüzde 1 artmış, fiyatı 1999’daki 17.25-19.31 dolar bandından, 26.20-30,37 dolar bandına çıkmıştı. 2001 yılında dünya petrol üretimi binde 3, tüketimi binde 2 gerileyince, fiyatlar da 22.81-25,93 dolar bandına geriledi. 2002 yılında dünya petrol üretiminde binde 7 gerileme olurken, tüketim binde 1 gibi artış gösterdi. Petrol fiyatları hemen 23.74-26,16 dolar bandına yükseldi. Dünya petrol fiyatları serbest piyasa yerine, talebe göre arz biçiminde, siyasi ve spekülatif beklentilerle ayarlanıyor. Petrol arzı duyarlı olduğu fiyatlardan çok, siyasi ve spekülatif baskı altında. Kaldı ki, bu arz büyük boyutta hemen artırılamıyor, onun da sınırı var.
2003 yılında dünya petrol üretimi yüzde 3,8, tüketimi yüzde 2,1 arttı. Genelde ülkelerin petrol tüketimindeki değişiklik yüzde 1 ile 3 arasında artma ya da azalma şeklinde olurken, geçen yıl tüketimleri yüzde 4-5’in üzerinde, yüzde 20’lere varan düzeyde artış gösteren ülkeler vardı, tabii tüketimi azalan ülkeler de. 2003’de Çin tüketimini yüzde 11,5 artırırken, dünya tüketiminden aldığı payı yüzde 7,6’ya çıkardı. Bu pay, Rusya’nın iki katını aşkın, eski Sovyet ülkelerinin, Güney Amerika ve Afrika kıtalarının, Ortadoğu’nun payından daha büyük. Avrupa ve Avrasya toplam payının yüzde 30’u kadar, Amerika’dan sonra gelen ikinci büyük tüketici. Petrol fiyatı geçen yıl 26.78-31,06 dolar aralığında kaldı, ama dünya petrol talebindeki artışın yanısıra Irak savaşı, terör, çeşitli siyasi faktörler, piyasa riskleri, spekülatif davranışlar fiyatı sıçratıyor.
Fiyatların böyle kararsız dalgalandığı koşullarda, yeterli petrol stokları olan ülkeler kazançlı. Oysa, Türkiye’nin Uluslararası Enerji Ajansı anlaşmasına göre tutmakla yükümlü olduğu stoku bile yeterli değil. Fiyat şokuna karşı arz güvenliği için stratejik önlem alınması gerekiyorsa da, hazırlığımız yok gibi. 13 Ağustos’ta, Enerji Bakanı Dr. Güler, “Türkiye, yüksek petrol fiyatları karşısında aciz değil ve alınan tedbirlerin yanısıra başka önlemler devreye sokulabilecek” demiş. Eğer varsa, onların ne olduğu açıklanmalı! Dr. Güler, TPAO’nun petrol aramalarına ağırlık verildiğini açıklamış da, o uzun dönemli iş, üstelik aramada ve üretimde dibe vurduk. Petrol arama ve üretimi, yerli-yabancı özel sektöre bağlı da, Meclis’teki Petrol Kanunu Tasarısı ile arama ve üretimi geliştiremezsiniz! Geçmişte de görüldü, petrol aramalarına hız katacağız tamtamları ve TPAO bayraktarlığı çözüm getirmiyor, Türkiye’ye bir şey kazandırmıyor.
Dr. Güler, Türkiye’nin kömürden sentetik petrol üreteceğini de söylemiş, yakında sentetik petrol rafinerisi temeli mi atılacak? Almanya, Güney Afrika ve Çin’in bu teknolojiyi kullandığını eklemiş. Peki, kaça üretti ve niye bıraktı? Almanya’da İkinci Dünya Savaşı’nda kömür ve odundan gaz üreten, az benzin eklenerek bu gazla çalışan, gazojenli otolar da yapılmıştı, bunlar teknoloji tarihinde, gerilerde kaldı. Bizden biri dün Ferrari’ye LPG tüpü takmıştı da, âlemi güldürmüştük, şimdi de kömürlü eski gazojenin yenisi mi takılacak? 1978-79’da Türkiye’nin benzine katmak için patatesten alkol üretme projesi vardı, bugün pancara dönüşmüş! Tabii, motorin yerine bitkisel yağ projesi duruyor. Ne var ki, bunların tümü, eski bir başbakanın sözü ile “pansuman tedavisi” bile olmaz. Biz bir yeni teknoloji ekleyelim, doğalgazdan motorin üretme teknolojisi. Hemen sevinmeyin, o da pahalı ve doğalgaz fiyatları artmak zorunda! Bazılarının hayali olan hidrojen de petrolden pahalı, daha düşünülecek gibi değil...