Ankara 07 Aralık 2006

 

Türkiye’nin Güncel Enerji Sorunları Paneli

 

 

7 Aralık 2006 Perşembe günü ODTÜ Vişnelik Tesisi’nde, ODTÜ Mezunlar Derneği etkinlikleri kapsamında, “Türkiye’nin Güncel Enerji Sorunları-2006” paneli yapıldı. 1973 yılında ODTÜ Makine Mühendisliği’nden mezun olan Haluk Direskeneli tarafından organize edilen ve yönetilen panelin panelistleri; Ankara Üniversitesi Öğretim Üyesi ve EkoENERJİ Genel Yönetmeni Prof. Dr. Mustafa Özcan Ültanır, Orta Doğu Teknik Üniversitesi Öğretim Görevlisi Dr. Ömer Ünver, Enerji İşleri Genel Müdürü Budak Dilli, Sabancı Holding Enerji Grubu Uzmanı Muzaffer Başaran, Dünya Enerji Konseyi Türk Milli Komitesi Üyelerinden Mücella Ersoy ve Ortada Doğu Teknik Üniversitesi Öğretim Üyesi Ph.D. Derek K. Baker olarak seçilmişti.

 

İlk konuşmacı olan Prof. Dr. Ültanır, öncelikle enerji ve siyasi irade ilişkisi üzerinde durarak, son beş yılda elektrik piyasasının beşte birinin serbestleştirilmemiş olmasını siyasi iradenin isteksizliğine bağladı. Serbest piyasa olmadığı için enerji yatırımlarının istenilen ve gereken seviyede gelişemediğini, Türkiye’nin karşısında ciddi arz sorunu bulunduğunu, işleyen bir piyasa olmadığı için yatırımcıların alım garantisi ve Hazine garantisi istemekte haklı olduklarını söyledi. Çıkarılan kanuna karşın yenilenebilir enerji yatırımlarının gelişmediğini, hidrolik dışında yenilenebilir enerjinin payının büyük olamayacağını vurgulayan Prof. Dr. Ültanır, hidroelektrik santral projelerinin seçiminde şirkete değil, sadece fizibiliteye bakılmasının ve yüksek kaynak katkı payı ödemeyi kabul edenle su kullanım anlaşması imzalanmasının doğru olmadığını iddia etti. Son dönemde rüzgâr enerjisinde olduğu gibi hidrolik enerjide de çantacı denilen proje tacirlerinin türemesini yatırımlar adına talihsizlik olarak değerlendirdi.

 

Çevreci olduğunu söyleyen bazı kesimlerin, çağın gerçeği ve gereği olan nükleer santral yerine rüzgâr santralı istemelerinin, hiçbir tutar yanı bulunmadığını belirten Prof. Dr. Ültanır, aynı enerji miktarını üretmek için rüzgâr kurulu gücünün nükleerden üç kat, yapılacak yatırımın nükleerden iki kat daha fazla olduğunu, ayni güç için en müsait arazi koşullarına bile rüzgârın nükleerden 70-80 kat daha büyük minimum alan istediğini açıkladı. Prof. Dr. Ültanır, nükleer alanda 2020 yılına kadar kurulmak istenen 5000 megavatın yetersizliğini vurgulayarak, Türkiye’nin üçüncü nesil nükleer santrallerle bu enerjiye adım atmasını istedi. Nükleer santral için hazırlanan kanun tasarısını yetersizliğine de değinen Prof. Dr. Ültanır, nükleer yakıt teknolojisinin teşvik kapsamına sokulmasının akıllara, “Türkiye de İran gibi uranyum zenginleştirmesi işine mi gerecek?” sorusunu getirdiğini, bunun hata olduğunu, nükleer yakıtın başlangıçta dışarıdan alınabileceğini, ithalinin ucuz ve kolay olduğunu söyledi.

 

İkinci konuşmacı Dr. Ömer Ünver konuşmasına, dünyada genel enerji yaklaşımı ile başladı, kömürün en zengin kaynak olduğunu, petroldeki gibi örgüt kontrolünde olmadan dünya kömür ticaretini yapıldığını söyledi. Türkiye’nin kömür durumuna ve kömürün Türkiye için önemine değindi. Üçüncü konuşmacı Budak Dilli, liberalleşmek için liberalleşilmez diyerek konuşmasına başladı ve arz güvenliği için liberalleşmek gerektiğini söyleyerek, 9. Plan çalışmasına göre Türkiye’nin enerji hedefleri üzerinde durdu. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’nın resmi görüşünü dile getirdi.

 

Muzaffer Başaran, Afşin-Elbistan kömür sahasının değerlendirilmesi konusunu anlatarak, ihaleye çıkarılan “C” ve “D” santralleri için bu koşullarda özel sektörün kredi bulamayacağını iddia etti. Mücella Ersoy da kömür konusu üzerinde durdu. Emisyonlara değinerek, AB’nin emisyon sınırlamaları nedeniyle, Türkiye’de yapılması gereken kömür santrallerinin tamamının tam üyelikten önce yapılmasını istedi. Prof. Derek Baker, yeni enerji kaynakları, enerji teknolojileri, AR-GE ve innovasyon konuları ile hidrojen enerjisi üzerinde açıklamalar yaptı.

 

Soru-cevap bölümünde, yine ilk konuşmacı olan Prof. Dr. Ültanır, Afşin-Elbistan “C” ve “D” santralleri için özel sektörden rödovans istenmesi yerine, özel sektöre teşvik verilmesi gerektiğini söyledi. Prof. Dr. Ültanır, panelin gündeminde olmasına karşın daha önce değinilmeyen Ilısu Baraj ve Hidroelektrik Santrali projesi üzerinde durarak, bu santrale yurt dışında karşı çıkışın altında yatan gerçek nedenin, Hasankeyf olmayıp Kürt köylerinin su altında kalacağını iddia eden ayrılıkçı örgütlerin engelleme çabaları olduğunu söyledi. “Ilısu projesi yapılabiliyorsa, karşı çıkılmaması, yapılması gereken bir projedir” dedi.

 

Hidrojenin ise birincil enerji kaynağı olmadığını belirten Prof. Dr. Ültanır, Türkiye’nin petrol denizi üstünde olmadığı gibi, Karadeniz’in altında yatan hidrojen sülfürün de hidrojen deposu gibi Türkiye’yi kurtaracak bir kaynak olmadığını, Türkiye’nin enerji kaynaklarının zengin görülmediğini, yenilenebilir doğal kaynaklarda da kısıtlar bulunduğunu, yerli yabancı her kaynağın tutarlı bir stratejiyle optimal dağılım ölçeğinde kullanılmasını istedi.

 

Dr. Ömer Ünver de enerji açısından Türkiye’nin stratejik konumunun fazla abartılmamasını istedi. Budak Dilli, serbest piyasaya girişin hazırlıksız olduğunu, bugün devletin artık santral kuracak yanının kalmadığını, ama arz güvenliğini kontrol edecek ve giderecek bir mekanizmanın oluşturulmamış olmasının eksikliğinin duyulduğunu belirtti. Devlet tekeli yerine özel sektör tekellerinin ortaya çıkabileceğini de iddia etti.

 

Akşam Saat 19.00’da başlayan panel gece 23.30’a kadar yoğun bir ilgi içinde devam etti. Salon tam doluydu ve Haluk Direskeneli’nin panel başında el kaldırma yöntemiyle yaptığı oylamaya göre, dinleyicilerin yüzde 90’ı enerji sektöründen geliyordu. Çok az da olsa dinleyici olarak katılan Orta Doğu Teknik Üniversitesi öğrencileri de vardı. Direskeneli’nin başlangıçta yaptığı oylamaya göre, salonun yüzde 80’i nükleer santral kurulmasını istiyordu. Yine başlangıçta yapılan oylamaya göre Hasankeyf’in kurtarılması için Ilısu Barajı’nda su seviyesinin aşağıya çekilmesini isteyenler, istemeyenlerden az görünüyordu.

 

Panel sonrası Haluk Direskeneli’ye “Paneli nasıl değerlendiriyorsunuz ve panelden çıkan ortak görüşler var mı, varsa nedir?” sorusunu yönelttik. Aldığımız yanıt şöyle:

 

Haluk Direskeneli: “Ben mümkün olduğunca az konuşup, panelin hızlı sürmesini, panelistlerin, konuşmacıların çok konuşmalarını, dinleyicilerin mümkün olduğunca çok dinlemelerini sağlamaya çalıştım. Ben panel hakkında bir görüş beyan etmek istemiyorum. Sadece benzer panellerin, enerji konularının Başkent Ankara da, Ankara'nın bağımsız ortamlarında daha çok, daha sık yapılması gerektiğine inanıyorum. Daha çok enerji sorunlarını konuşalım, daha iyi ortak akıl üretelim. Fikrini sorduğum herkes, konu ile hiç ilgisi olmayan ODTÜ mezunları çalışanları, konu ile çok ilgili okul arkadaşlarım paneli çok iyi bulduklarını söylüyorlar. Benzer enerji panellerinin daha sık, daha çok yapılmasını istiyorlar. Fikrine güvendiğim bir ODTÜ Makine Mühendisliğinden sınıf arkadaşım bana e-mail ile şunları yazmış:

 

‘Dün akşam yapılan panel gerçekten güzeldi, saat 23'e kadar ilgiyle izlendi. Zira enerji ile ilgili olarak Türkiye'de neler oluyor, neler konuşuluyor bir kesit verilmiş oldu. Akademisyen, özel sektör ve devlet memuru / bürokrat katılımı ile hemen her görüşü dinlemek fırsatını bulduk. Yararlı olduğunu söylüyorum, çünkü anlaşılan yeni bir şey yok. Karışıklık halen sürüyor ve sürecek. Her kafadan bir ses çıkıyor. EPDK vs. nin ne yaptığı belli değil, her konuda olduğu gibi doğru dürüst ulusal bir enerji politikası yok’.

 

Bir başka arkadaşımdan da şöyle bir yorum aldım: ‘Dün akşamki panel çok başarılı ve yararlı idi. Zahmet ve gayretlerinden dolayı teşekkür eder, devamını dilerim’. Ben yorum yapmak istemiyorum.  Sınıf arkadaşlarımın görüşlerini bilgilerinize sunuyorum.”

 

 

ODTÜ Mezunlar Derneği panelinden görüntüler, 7 Aralık 2006

Kasim 29 2016 Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Haklı İstemi

Kategoriler

DUYURULAR